25 Kasım 2012 Pazar

Bilmemizi Bekledikleri Bilgiler !

Merhaba Arkadaşlar,

Nasılsınız ?

Geçmiş yıllara baktığımda, fark ediyorum ki "Kendo" hayatım da bir çok şeyi değiştirmiş. Bunu sanırım uzun bir süredir Kendo ile ilgilenenler rahat rahat anlayabilir.

Kendo'ya başladığımda 27 yaşıındaydım..... oyy.. ne kadar da çok zaman geçmiş. Bugün , aramıza yeni katılanlara bakınca yaş ortalamasının ne kadar da düştüğünü görüyorum. Hem çok seviniyorum hemde ne yalan söylim üzülüyorum.

Elbette ki, sevincim gençlerin (benim başladığım yaştan genç olanların) erkenden "Kendo"yu keşfetmiş olmaları. Bana bir çok güzel ve önemli katkısı olduğuna inanıyorum. Devam edecek olanlara da ihtiyaçları olanı vereceğine inancım tam.

Diğer bir açıdan ise, üzülüyorum elbette. Ama lütfen yanlış anlamayın, bu üzüntü kendim için. Bende şu günlerde Kendo'ya başlayanlar kadar erkenden keşfedip bu yolda daha genç yürümeye başlamak isterdim.
Maalesef "Zaman" tahmin ettiğimizden daha hızlı ilerliyor.Bugün yaşım 36. Ve halen ilk günkü heyecanımla dojodaki derslere katılıyorum. Halen ilk günkü heyecan ile üstümü başımı büyük bir özenle giyiyorum ve çıkarıyorum.

Bu yazım da sizlere bu heyecanımı, getirisini ve bazı yaşadıklarımı anlatmak istiyorum.

Yıldız Tarihi :  -319792.29448883823
(kontrol için : http://www.hillschmidt.de/gbr/sternenzeit.htm)

Yer : İstanbul Kendo Kulübü - Beyoğlu

Ekip arkadaşım Şemseddin Moldibi (4.Dan) ve ben hayatımızdaki ilk Kendo dersi için "Dojo" adı verilen basketbol sahasında saf saf duruyorduk. Çevremizdeki insanlara bakarak fikirler yürütüyor ve en "allahın cool 'u" halimizle dikiliyorduk. Ben ağzımda sakız ( ama çiğnemiyorum elbette, sadece alışkanlık) neler öğrenecez acaba bu ilk derste diye düşünürken. Dojo'nun hocası olan İmre Sipahi (Kendo 5.Dan, Iaido 4.Dan) içeri girdi ve bir anda ne olduğunu anlayamadığımız bir komut ile herkes tek sıra yan yana durmaya başladı.
Elbette ki , bizde ortama uyarak sıranın sonundaki yerimizi hemen aldık.

Bugün bir çok yeni başlayana oranla biz tüm temel malzemelerimizle Kendo'ya başlamıştık. Yani üzerimizde Hakama-gi elimizde Shinai vardı. Sonra temel yürüyüş egzersizleri başladı bizler için.

Ben tüm bu süre boyunca ağzımda sakız ile derslere geldim ve gittim. Ama endişelenmeyin.O kadar da uzun sürmedi bu macera.

Bugün halen kendisini tüm saygım ve sevgimle andığım Bediz Saraçoğlu sempaim. ikili eşlemiş bir halde çalışırken (ki her ders başında ikili eşleştiğimizde kendisiyle eş olmamak için dua ettiğimi itiraf ediyorum) yanıma gelip , yüzüme bakarak "senin ağzında çiklet mi var?" diye sordu. Elbetteki onca ders boyunca hiç kimse fark etmemiş ve bunun yanlış veya benzer hoş olmayan bir durum olmadığını söylemediği için bende tüm ciddiyetim ve korkusuz bakışlarımla karşısında durarak ( elbetteki abartıyorum burayı anlayış gösterin) "evet" dedim.Kendisi de bana bakarak ve hafifçe kafasını yukarı aşağıya sallaya sallaya "Aferiimmm" dedi. Sonrasını nasıl tahmin ediyorsunuz bilemem ama ben size ne olduğunu hemen söyleyim. Tabi ki hemen o çikleti yuttum !

Mutlaka ki, yada en azından tahmin ediyorum ki hiç bir yerde "Dojo'ya çikletle girilmez" diye bir yazı yoktur.Ve bana kalırsa bu ve buna benzer bir çok kural yada buna ne denir çok emin değilim. Belki "Ahlak Kuralı" veya "Dojo Terbiyesi". Her ne dersek diyelim aslında pek çoğumuzun bilmediği ancak bizlerden beklenen bir takım davranış hareketleri vardır.

Bir diğer örnek; Dojo'da çok sesli olarak yürümek veya koşmak.
Açıkcası bunu bugün bile bir çok kıdemli Kendocu yapıyor.Ama yapılmaması gereken bir şey. Dojo içerisinde yapacağınız her ne varsa sessizce yapmanız beklenir sizden. Yani bir sonraki şey elbetteki ;

Yüksek ses ile Konuşmak ! Nerede olduğunuzu unutmamanız gerektiğini düşünüyorum bu aşamada, Dojo japon toplumu için önemli bir mekan , Burada yapılan şey , "Spor salonuna geldim, iki sopa sallayıp , biraz ter atıp, arkadaşlarla çıkışta takılmak" değildir !!!

Japonlar veya bu konuda benzer düşünceleri olanlar için "Dojo" , eğitim merkezi , geçmişin ve günümüzün, gelecek için iyi şeyler yapabilmek için oluşturulmuş bir çeşit kütüphane. Buradaki geçmişi şöyle açıklamak gerek diye düşünüyorum; Bizimkisi gibi yeni Dojolar için ( Japonya'daki dojoların geçmişine oranla) yüksek Dan sahipleri ve onların bilgileri. Günümüz ise , bugün için o Dojo da olan hem yeni hem eski tüm katılımcılar diyebiliriz. Gelecek elbetteki, tüm bunların sonucunda ortaya çıkacak olan güzel ve iyi şeyler !

Soru : Ben Kendo'ya yeni başladım, neler yapmalıyım ilk önce ?

Cevap : Öncelikle gideceğiniz dojo'ya gider gitmez, ya sizden daha eski birini bulun ve ne tarafa doğru "Selam vericez" diye sorun, yada dojo'ya girdiğinizde hemen "Türk Bayrağını"nın yerini bulun. Her ikisini de yapamadıysanız , sizden önce yüksek seviyeli birinin içeri girmesini de bekleyip hareketlerini takip edebilirsiniz.  :)

Dojo içinde uyulması beklenen diğer bir davranış şeklide, çalışmadığınız zaman ki anlarda oturuş şekliniz.
Sizden bir şekilde oturmanız isteyebilirler.Elbetteki bu biraz uzun bir içinde olabilir. Sizden tüm bu süre zarfında "Seiza" da oturmanız tabi ki beklenmiyor !Ancak mümkünse ayaklarınızı öne doğru uzatmayın, sırtınızı bir duvara dayamayın, bağdaş kuruyorsanız bile ayaklarınızın üzerini örtün ki görünmesin. Bu pek hoş karşılanmaz !

Dojo'ya lütfen "Geç" gelmeyin !
Bir şekilde geç geldiniz, sizin için mazeretiniz mantıklı olabilir belki. Ancak ne hocanız bunu bilebilir, ne de dojo'daki çalışma arkadaşlarınız bunu bilebilir. Bu yüzden "Geç geldim aman hemen gireyim" diye düşünüp izin almadan derse katılmayın. Mümkünse hazırlanın hızlıca ve hocanızın veya o an dersi yöneten kişinin sizi görebileceği bir noktada bekleyip sizi derse davet etmesini bekleyin. Ders sonunda da lütfen gidip mazeretinizi açıklayın.

Ben açıkcası genel olarak kendi giysilerimi giyerken çok dikkatli olmaya çalışıyorum. Sanki o gün bir Dan Sınavına girecekmiş gibi hazırlanmayı tercih ediyorum. Giysilerimin düzgün olması , benim de tüm çalışmayı düzgün yapabileceğimi düşünmeme ve kendimi iyi hissetmeme sebep oluyor.

Aynı şekilde Dojo içinde de "Men"lerimiz alıp sıraya girdiğimizde ve "Seiza" oturup "Men"lerimizi koyacağımız zaman, gerçekten ilk "Men" giydiğim günden beri dikkat ettiğim kadar dikkatli hareket ediyorum. Mutlaka solumda oturan ,benden daha kıdemli arkadaşımın "Men"i nerede duruyorsa aynı hizada durmasına dikkat ediyorum. Shinai'min Tsubası dizimin hemen önündeki görünmez bir çizginin üzerinde duruyormuş gibi dikkatlice hizalayıp yere bırakıyorum.
Bir diğer bilgi de, Lütfen hocanızdan önce Dojo içinde hazır olarak bekleyin. Bunu bir kıdem sırasına koyarsak eğer;

Kohai --> Sempai --> Sensei 

şeklinde de diyebiliriz sanırım. Ben kendi adıma dojoya erkenden girmeyi severim. Özellikle dışarıda yağmur yağıyorsa. Kimse yokken hazırlanır ve dojoya girerim.Biraz oturup yağmurun sesini dinlemek bana her zaman iyi geliyor. Sonrasında yavaşça ısınırım. Aklımdan o gün hangi konuda ( teknik veya diğer konuların birinde) detaylı bir çalışma yapacağımı planlarım. Bazı günler birden fazla konuda çalışırım.

Ahh.. aklıma gelmişken, Dojo da lütfen Shinai'nizi bir baston yada dayanak noktası olarak kullanmayın. Shinai'nizi kenarda bir yere bırakacaksanız eğer, tsugawa'nın ( tuttuğunuz bölümdeki derinin adıdır) yere temas etmesine dikkat edin.Unutmayın Shinai "Kılıcı" temsil eder.
Çalışma esnasında ucunu yere vurmamaya özen gösterin.Bu davranış pek hoş karşılanmaz !

Diğer bir konuda , zaman içinde , seviyenizin artışı ile birlikte yeni bir deneyime imza atarsınız. Sizinkinden farklı bir dojo'yu ziyaret etme şansı !

Bu konu aslında çok hassas bir konudur. Çünkü Kendo ne kadar tüm dünya da "tek" bir şekilde yapılsa da. Dojoların gelenekleri birbirinden farklı özellikler taşıyabilmektedir. For example;
* "Shomen"in yeri,
* Selamlama şeklilleri
* Sıraya giriş şekilleri
* Dersi işleyiş şekilleri
ve aklıma şu anda gelmeyen bir çok konu olabilir.
Tüm bunları sizden daha deneyimli ve daha öncesinde sizin gideceğiniz dojoyu ziyaret etmiş birinden öğrenebilirsiniz. Bu size diğer dojoya gittiğinizde "şaşkın ördek yavrusu" durumundan kurtulmanıza yardımcı olabilir .  :)

Eğer bu gibi konuda yalnız olacaksanız, yani farklı bir dojoyu tek başınıza gitmek durumunda kalacaksanız.Şu protokolleri uygulamanızı önerebilirim;
Öncelikle seviyenizin durumuna bağlı olarak hocanızı bilgilendirin, gerekirse izin alın. Sonrasında ise;
   1- İlgili dojonun irtibatlarını edinin.
   2- İrtibata geçtiğiniz kişiye;
       a- Hangi tarihlerde orada olacağınızı
       b- Ne kadar bir çalışmak istediğinizi
       c- Özellikle belirtmek istediğiniz bir çalışma gerekçesi varsa nedenini bildirin
   3- Tüm bu bilgileri verdikten sonra ilgili kulüp yöneticisi veya irtibat yetkilisinden "İzin" alın !!!

Demek istediğim, eşyalarınız yüklenip, sonra ilgili dojoya hiç haber vermeden gidip "selamün-aleyküm ben geldim" demeyin.
Eminim ki her dojo size kapılarını açacaktır. Elbetteki doğru ve usulüne uygun bir şekilde talep ederseniz. Ama unutmamanız gereken veya dikkat etmeniz gereken bir diğer konuda "sakın geç kalmayı" olacaktır !

Açıkçası daha fazla bilgi aklıma gelmiyor. Eğer sizin aklınıza her hangi bir şey gelirse lütfen ban ulaşın ve bilginizi paylaşın.
Unutmayın, bilgi paylaştıkça değer kazanır!

Saygılarımla


19 Kasım 2012 Pazartesi

2012 Biterken Seminerlerden Bir Demet !


Merhaba Arkadaşlar ,

Geçtiğimiz günlerde çok güzel bir kaç seminer yaşama fırsatı yakaladık.
Hepimiz için verimli bir dönemdi diye düşünüyorum.

İlk olarak Finlandiyalı Sayın Markus Frey (7.Dan - Renshi) bizlerle beraberdi.



Kendisi ile çalışmak gerçekten de çok ama çok keyifliydi. Genç yaşına rağmen çok güçlü ve düzgün bir Kendo sergileyişi bizleri cidden mest etti. Beni asıl etkilediği nokta ise çok basit bir şekilde ve dürüstçe söylediği "Kendonuzu ve bilgilerinizi herkes ile paylaşın" oldu.


Kendisi bu sözden yola çıkarak bize tüm tecrübelerini gösterme inceliğini gösterdi.Gerçekten çalışmanın her anından çok keyif aldık. Kişisel tavsiyem, fırsatınız varsa mutlaka gidip kendisi ile çalışın derim.

Gösterdiği çalışma teknikleri, her anlamda , her seviye için çok uygun tekniklerden oluşuyordu. Benim için güzel bir deneyim oldu.
                                                                                                                                                                                           

Hemen ertesi hafta ise , EKF (European Kendo Federation) Teknik Direktörü Sayın Jean-Pierre Raick (Kendo 7.Dan - Kyoshi , Iaido 7.Dan - Kyoshi) bizlerleydi.


Kendisine eşlik edenler ise, gerçekten bir çok Avrupalı Kendocu için çok tanıdık olan 2 önemli isimdi;
Sayın Emilio Gomez (Kendo 7.Dan - Kyoshi , Iaido 7.Dan)

Sayın Jean-Paul Carpentier (Kendo 7.Dan - Renshi , Iaido 3.Dan)

Seminer bir önceki haftaya oranla daha seri bir rota çizdi bizler için. Tüm katılanlar adına çok ama çok faydalı ve yoğun bir bilgi akışı içeriyordu. 
Temel olarak baktığımızda , etkinliğin içeriği "Seminer ve Dan Sınavı" olması buna ayrı bir etken olarak göz önüne çıkarmış olabilir. Katılımcı olan herkese önemli bilgiler aktardığına eminim.

Benim adıma ise, bir önceki haftadan kalan omuz sakatlığımla "ne şekilde kimseye acımı belli etmeden çalışırım" diye her anımı geçirdiğim bir çalışma oldu. Neyse ki, kendimi bir şekilde idare edebilmeyi başarabildim. Gerçi "Dan Sınavı"nın olduğu günün sağ omzumu ve kolumu hatta el bileğimi, bir Kendo çalışmasından daha fazla zorladım. 

Ne şekilde mi ? ... İnanın bana çok güzel bir şekilde :)


Dan Sınavına giren ve başarılı olarak geçen her bir kişinin Diplomasını dikkatlice yazarak !  :)
Türkiye'de ilk defa bir "Dan Sınavı"nda verilen bu diplomalarda ufakta olsa bir katkım olduğu için çok mutlu olduğumu itiraf etmeliyim.


Seminere Katılanlara teşekkür ederim ve Dan Sınavında başarılı olan herkesi bir kez daha kutlarım.
                                                                                                                                                                                  

Gelelim son seminerimize, bu seminer aslında geçen sene başladı.Bu yıl yalnızca devam etti. Ve tüm içtenliğimle umut ediyorum ki uzun bir süre daha da devam eder.



Sayın Yutaka Asami (8.Dan - Kyoshi), geçen sene ülkemizi ziyaret ettiğinde kendi adıma konuşmak gerekirse bana bir çok şey kattığına inanıyorum. Kendisi ile zaman geçirdiğiniz zaman anlıyorsunuz ki gerçekten inanılmaz bir bilgi birikimi var. Dile kolay 52 yıllık bir Kendo geçmişi ile şu an da bulunduğu noktaya gelmiş olması gerçekten önemli bir konu.

Geçen yıl kendisi ile birlikte bizleri ziyaret etme kibarlığını gösteren Sayın Livio Lancini (7.Dan - Renshi) ki kendisi aynı zamanda İtalya Teknik Direktörüdür ve Sayın Ryozu Tada (6. Dan). Bize kendisi hakkında bir çok bilgi paylaşmışlardır.

Bu yıl Asami Sensei'ye eşilik eden isim ise , Sayın Alain Hagopian (Kendo 6.Dan - Iaido 1.Dan) idi.
Beraberindeki 3 öğrencisi ile seminere ayrı bir renk kattılar, kendilerine teşekkür ederim.

Ziyaretinin bu ikinci yılında Asami Sensei , öncelikle İstanbul'a kısa bir süre için uğradı diyelim. Hafta sonunu kapsayan bu çalışma programının ilk günün yetişkinlere yönelik bir çalışma programı uygularken, pazar gününün ilk saat diliminde çocuk ve yeni başlayanlara yönelik bir program sundu bizlere. 

Ertesi hafta sonu Ankara'daydık. Çalışma programı aşağıdaki gibiydi ;
Saat ve Yerler:
10 Kasım 2012 Cumartesi (Öğleden Önce)  Saat 09:00 - 12:30 (ama 13:00 de bitti)
10 Kasım 2012 Cumartesi (Öğleden Sonra) Saat 14:00 - 18:00 
11 Kasım 2012 Pazar       (Öğleden Önce)   Saat 09:00 - 12:30 (ama 13:00 de bitti)
11 Kasım 2012 Pazar       (Öğleden Sonra)  Saat 13:30 - 18:00 ( 14:00 de başladı)

Yani saatleri hesaplamak isterseniz, göreceksiniz ki toplamda 16 saatlik çok başarılı bir seminer yaşamışız.

Seminer belirli farklı bölümlerden oluştu.
İlk günümüzde geç kaldık (her zaman olduğu gibi, ama bu sefer walla suç bizde değildi).Çalışmaya gittiğimizde, bazı küçük fikirli insanların anlamayacağı bir şekilde (ki ben ve arkadaşlarıma göre süper bir çalışma) "Gazete Kesme" çalışılıyordu. Bu çalışmayı gerçekten çok seviyorum.

Sonrasında farklı farklı oyunlarla , Kendo tekniklerinin harmanlandığı çalışmalar yaptık. Tam da öğlen arası oldu , hem yol yorgunluğumuz hemde karnımızın açlığını biraz giderecek bir zaman bulduk derken, sürenin yalnızca 1 saat olması ayrı bir şok etkisi verdi. Ama yılmadık , çalıştık !!!  :)

Sonraki gün ise Asami Sensei'nin eğitimci kimliğinin farklı bir boyutu ile karşılaştık.Karşımızda beyaz tahta önünde duran bir hoca vardı. Ve biz saf saf yüzüne bakarken , bize dönüp "not alsanıza" demesi , gerçekten süperdi. Bir kaç üşengeç mucidin bulduğu yöntemi bende uygulayıp tahtayı cep telefonu çektim.  :)

Öğleden sonraki ilk saat dilimini daha önce hiç bougu giymemiş olan bir kaç arkadaşımıza ayırdı. Onlara bougu nasıl giyilir, çıkarılır gibi önemli bilgileri verdi. Sonraki anlarda da bol bol kihon çalışmayı da ihmal etmedi.

Ne yalan söylim, Kendo'ya yeni başlamış olup, bougu'yu daha 10 dakika önce giyip, kihon ve belirli temel hareketleri bu kadar kısa süre içinde öğretildiğini görünce , insan ister istemez "1 saat içinde hoca bunları Dan Sınavına hazır hale getirecek kesin" diyorsunuz.

Benim bu 16 saatlik çalışmanın neredeyse tamamını tek elle (katate) olarak çalıştığımı düşünürseniz. Ve her günkü çalışmanın sonlarında yapmış olduğumuz 100 tane "Men-uchi" vuruşunu da hesaba katarsanız. Gerçekten büyük bir iş başardığımı düşünmek benim hakkım sanırım.  :)



Semineri düzenleyen, her türlü bu organizasyonun bir ucundan tutan,  gelip birlikte çalışma fırsatı veren herkese çok ama çok teşekkür ederim.


Saygılarımla



8 Ekim 2012 Pazartesi

Merak Edilenler - No:6 Temizlik ve İman


Merhaba Cemaati-müslimin ,

Ağır bir başlık ve giriş ile bu yazıya başlamak istedim. Gerçi bilinçli bir başlangıç değildi aslında, elimden öyle çıka geldi.

Kendo yapan veya yapmış olan, hatta yapmaya azıcık niyetlenenler için faydalı olabileceğini düşündüğüm basit bir yazı yazıcağım.

Öncelikle bu yazıdaki uygulamalar, benim tarafından yapılmış olduğunu söylemek isterim.Test edilmiş ve onaylanmıştır. Gerçi İsviçreli bilim adamlardan veya Uğur Dündar'dan direk alınmış bir hijyen onayım yok, kusura bakmayın lütfen.  :)

Öncelikle 10 yıllık bir deneyimin sonunda şunu söyleyebilirim ki ; "Ne yaparsanız yapın o kote yırtılacak" !

Ama elbetteki bunun zamanını belirlemek biraz da sizin elinizde. Netice de ekipmanınıza ne kadar özen gösterir ve korursanız o kadar uzun ömürlü olur.

Ben kendi adıma bir çalışmadan eve geldiğim zaman bougumu hemen çantamdan çıkarıp, güneş görmeyen , ancak hafif bir hava akımının olduğu bir odaya seriyorum. "Men"in içinden "himo"ları çıkarıyorum. "Kote" lerin avuç kısımları yukarı gelecek şekilde diziyorum. "Do" ve "Tare" de çok özenli bir durum yok, onların tüm bakımını Dojo da , "Tare"nin kuşakları kıvrılmadığına dikkat ederek topluyorum.

Soru    : Neden güneş görmeyen bir yere koyuyorsunuz ?
Cevap : Zaman içinde benim ve arkadaşlarımın edindiği tecrübeler gösteriyor ki. Güneş önüne konulan "Kote"nin iç derisi zamanla vücut terinden gelen tuz ve güneşin korkunç birleşimiyle hızlıca kurumasına ve katılaşmasına sebep oluyor.Aynı şekilde "Men"in içindeki bakterilerinde hızla çoğalmaları içinde zemin hazırlar. Ama bu demek değil ki, gölgeye koyucam derken rutubetli ve hava geçişi olmayan bir oda çok daha iyidir. Bu sefer de aşırı rutubetten "pamukcuk" gibi küfler oluşmaya başlar "men"in iç kısımlarında.

Şimdi, sırasıyla bougu parçalarını inceleyelim. Neresinden hasar alabilir, ne gibi sorun yaşayabilir ve biz ne şekilde olabilecek sorunların üstesinden gelebiliriz.

MEN ;

Men ile ilgili en büyük sıkıntı üzerindeki tuzlanma olsa gerek.Ben eskiden bu sorunu elbise fırçasıyla fırçalayarak çözmeye çalışıyordum , ancak çok verimli bir sonuç alamıyordum. Bunun çözümünü ben ve arkadaşlarım geçtiğimiz "Kendo Camp"ta , Sn.Livio Lancini'den öğrendik. Yöntem çok basit ; 
Temiz bir tenugui'yi  ıslatıp, iyice sıkıyorsunuz. Gerçi çok da kuru olmasa iyi olur. Ardından "Men"inizin kanatlarını da kapatacak şekilde üstüne iyice gerip seriyorsunuz. Tüm yüzeye temas ettiğinden emin olun lütfen. Bırakın Tenugui üzerinde iyice kurusun. Sonra tenugui'yi yavaşça üzerinden çekip alın.
Böylelikle , ıslak olan Tenugui, "men" üzerindeki tüm tuz kümesine emecek ve temizlemiş olacaktır.

Diğer bir sıkıntıda "Men-gane"nin hemen üzerindeki siyah bölgenin zamanla aldığı darbeler sonucunda ciddi bir şekilde yıpranmasıdır. Açıkcası ne yalan söylim, çok araştırmadım o alanın ne şekilde bir uygulamadan geçtiği konusunu , ancak bir çeşit koruyucu boya ve cila olsa gerek.


      e-bogu.com      






Yukarıdaki gibi bir durumla karşılaştığınız zaman "e-bogu.com" isimli siteden yardım alabilirsiniz. Yardım dediysem bu şu demek "Bougnuzu paketleyip yolliyacaksınız" ve 35$ ödeyeceksiniz .

Men ile ilgili olduğu için söylemekte fayda görüyorum. "Himo"larınız çok terlediğinizden yada çok terlemeseniz bile zamanla katılaşacaktır. Benim tavsiyem nemli bir bez alın elinize , sonra men himolarınızı tek tek sırayla bezin arasına sıkıştırıp çekerek silin. Bu gerçekten iyi bir yöntem. Yıkamak için çamaşır makinesine atarsanız eğer, dokumasına zarar verebilirsiniz. bu da kolay yıpranmasına sebep olur.
  
KOTE ;

Ahh .. ne geliyorsa başımıza , bu "kote"lerden geliyor valla. Kendi kotelerimi bir süredir yukarıda anlattığım şekilde bakım yapıyorum. Ancak tek bu değil elbette. Mesela aşağıda resmini gördüğünüz sprey , koltuk altı için değil. "Kote" ve "men"leriniz için Bakteri öldürücü özelliği olan , temiz koku veren bir sıvıdır.

Belki en sinir bozucu durum tüm bakım onarım ve yol bakım çalışmalarına rağmen "kote" nin iç bölümündeki derinin bir noktasında minicik bir delik gördüğünüz andır.Daha önceden benzer tecrübesi olanlar bilir ki , o minik delik sürekli aynı boyutta kalmayacaktır.O büyüyecek büyüyecek sonra bir bakacaksınız ki , deri gravyer peyniri gibi olmuş.

Reklamlar :
Bilmeyenleriniz için  www.kilicinyolu.com sitesi şahsıma ve bana ait. Yani eski usul bir Limited Şirket diyebiliriz. Olası "Kote" tamiratları uygun bir bedel karşılığı yapılır.

Ayrıca japon malzeme sitelerinin bazılarında "kote" için gene öncelikli amacı bakteri öldürmek olan çeşitli elektronik malzemeler var. Gerçi çevremde bunları kullanmış biri henüz olmadı.

Ben size "kote" konusunda 2 şey önerebilirim. Her biri kendi içinde biraz pahalı olabilir. İlk önerim ; Hasegawa marka "kote" alın. Gerçekten de biraz pahalı bir parça. Ama özelliği gayet güzel. Öncelikle bu kote 2 bölümden oluşmaktadır. Dış bölüm ve iç bölüm, Dış bölüme kolay kolay bir şey olmadığından ötürü çok uzun ömürlüdür. Ancak az önce yukarıda saydığım gibi delinme , yırtılma gibi sebeplere maruz kalan iç kısım fermuarlı bir sistem ile birbirlerinden ayrılabiliyorlar.Hatta , iç bölümü çıkarıp çamaşır makinasında yıkayabilirsiniz.

Diğer önerim ise ; gidip yedek bir kote satın alın, acil bir durumda onları kullanın . Eskileri de ya ilgili tamircilere yaptrın, yada ihtiyaç sahibi birine verin kullansın.

Şu an için anlatabileceklerim bu kadar, umarım tüm anlattıklarım işinize yarar.

O kadar temizlikten konuştuk, şimdi de başlıktaki Iman'dan bahsedeyim diyecem ancak, ne denir bilemiyorum. Alın size resmi o zaman ;

Top model Iman



Saygılarımla


18 Eylül 2012 Salı

Adım Adım ... Adımlar


Merhaba Arkadaşlar,

Nito'ya ufaktan başlayalım isterseniz.

Nito , chudan no kamae ve jodan no kamae'nin ortak bir türevidir. Ancak genel inanışa uymak gerekirse en temel stil olan chudan no kamae ile Kendo yapabilmeyi öğrenmeniz şart. Ancak Sn. Yutaka Asami (8.Dan Kyoshi) Sensei'nin bana dediği gibi Jodan no kamae de bilmeniz bu stil için çok önemli.

Kendo geçmişi olanlar için güzel bir fikir vermesi adına, Nito'ya başlangıç diğerlerinde olduğu gibi adımlarla başlar. O zaman aynı çalışmayı bizde Nito için uygulayalım.

En faydalısı elbetteki "Suriyashi" ... ancak bunu bir kaç şekilde çalışmalıyız.

* İleriye doğru, eller belde, normal yürüyüş adımları ancak bir miktar seri şekilde.
* İleriye doğru, eller belde, peşpeşe 2 adım sağ, 2 adım sol ve bu şekilde devam ediyoruz.
* İleriye doğru, eller belde, peşpeşe 3 adım sağ, 3 adım sol ve bu şekilde devam ediyoruz.
* İleriye ve geri geri, eller belde, sağ adım önde , sürekli bir şekilde devam ediyoruz.
* İleriye ve geri geri, eller belde, sol adım önde , sürekli bir şekilde devam ediyoruz.



Esas olan nokta , üstte çizimi bulunan ayak pozisyonunu sürekli olarak koruyabilmek ve bunu vücudunuza oturtabilmeniz de.

Diğer bir adımlarla ilgili önemli çalışma ise, "Fumikomi" !

Fumikomi adımlarını da , aynı şekilde hem sol hemde sağ ayak için de çalışmanızı öneririm.
Esas olan nokta ! önde duran ayağınızın tabanını çok yerden kaldırmadan belki 2 - 3cm kadar yukarıda kısa bir süre için ( 10 saniye kadar) tutup, ondan sonra yere paralel ilerleyecek şekilde ileriye taşımanız diyebilirim.
Adımınızı ileri attıktan hemen sonra , yukarıda çizimi verilen şekilde yere bir güç uygulayarak tüm vücudunuzu ileri taşıyarak , geriden gelen ayağı doğru pozisyona hızlıca çekmelisiniz.

Ne kadar büyük bir adım atabilirseniz , yapmak istediğiniz Kendo da bir o kadar büyük ve güçlü olacaktır.

Ne tür bir Kendo yaparsanız yapın. İster Chudan , ister Jodan veya Nito , temel adımlarınızı vücudunuza oturtmadan  yapmak istediğiniz Kendo'ya asla ulaşamazsınız.


Saygılarımla




26 Temmuz 2012 Perşembe

Kendo Yaz Kampı - Sapanca 2012



Merhaba Arkadaşlar,

Başlıktan da anlayacağınız üzere bu defa sizlere "Kendo Kampı" hakkında yazmak istiyorum.

Bu konu hakkında yazmak hem kolay, hemde çok zor aslında. Çünkü eğer bir organizasyonun içindeyseniz, siz sadece ortada koşturursunuz, ancak diğer bir yandan da böylesine bir organizasyon aslında ne kadar kısa bile sürse, ne kadar ufak bile olsa ,aslında büyük bir zaman ve emek istediğini anlayıp , aktarabiliriz.

İlkinin geçtiğimiz yıl yapıldığı "Kendo Kamp"ında misafirler dahil katılımcı sayısı 25 kişiydi. Kendi içinde samimi ve neşeli geçmişti. Hepimiz birbirimizi az çok tanıyorduk. Program çok yoğun olmasına rağmen herkes kamp sonunda çok mutlu ayrılmıştı.

Ancak bu yıl ufak bir değişiklik yapıldı.

Geçtiğimiz yıl, Asami Sensei'nin seminerinde , kendisi ile birlikte ülkemize gelen Sn. Livio Lancini (7.dan - İtalya Teknik Direktörü) bu yıl ki "Kendo Kampı"na katılarak ,semineri yönetti.

Kendo Kampı öncesinde , semineri yönetecek kişinin adını duyurduğumuzda, hem olumlu hemde olumsuz yorumlar almıştık. Ama şu anda eminim ki, hem olumlu hemde olumsuz yorum yapan herkes bizim bu seçimimizin ne kadar da doğru bir tercih olduğunu artık biliyorlar.

2012 Kendo Camp ;


Livio Lancini (7.Dan)
Bernardo Cipollaro (5.Dan)
Tomaso Boscarol (5.Dan)



Çalışmanın ilk bölümü "Boğaziçi Kendo Kulübü"nde gerçekleşti. Çok güzel bir atmosferde başladı herşey, ve çok güzel bir şekilde de devam etti. Her bir kişi ile tek tek ilgilenmeye çalıştı hocalar. Gerçekten tam anlamıyla birebir ders gibiydi.

Ben kendi adıma çalışma sonrasında evin yolunu tuttum, netice de sabahın çok erken bir saatinde Sapanca'ya doğru yola çıkmam gerekiyordu.Hocalarla ve arkadaşlarımla hızlıca "kısa bir süre" için vedalaşıp evime gittim.

Cumartesi sabahı , yollar sakin ancak biraz yoğun gibi. Gerçi dilediğim hızda ilerledim, ki beni bilen arkadaş ve aile fertleri "son sürat gittiğim" dediğimde hemen hemen hepsi bilir ki "Akın gene en fazla 120km/h ile gitti" derler. Yapabileceğim pek bir şey yok bu konuda, hiç hızlı araba kullanamam.

Seminerin yapılacağı spor salonuna gittiğimde saat henüz 8 civarıydı, seminerin saat 9:30 başlayacağını düşünürsek bir hayli erken gelmiştim, ki ben bile buna şaşırdığımı itiraf ediyorum çaktırmayın  :)
Bu nedenle , öncelikle gece konaklayacağım otele gitmeyi daha uygun buldum.


Neyse ki, bunu bir tek ben düşünmemiş olmalıyım ki, diğer misafirlerimiz de otel bahçesindeydi. Gerçekten güzel bir buluşma oldu. Türkiye'den 4 farklı kulüp mensubu bu seminer için bir araya gelmişti. Ankara'dan "AKI" , İstanbul'dan "Boğaziçi Kulübü" , "İstanbul Kulübü" ve "Kenshikai Kulüp"leri bir aradaydı.

Dürüst konuşmak gerekirse, Türkiye'de tüm kulüplerin bir araya geldiği organizasyon pek fazla olamıyor. Türkiye Kendo Şampiyonası ve Ankara Kendo ve Iaido Derneği'nin her yıl düzenledikleri seminerler genelde tüm kendokaları bir araya getiriyor.Şu an için seriye artık "Kendo Camp"ta katıldı diyebilmek güzel bir duygu.



Kamp , programı ile ilgili olarak ufak bir sıkıntı yaşadı. Program havanın da sıcak olmasından ötürü biraz ileri ötelendi öğleden sonra, elbette ki, diğer tüm aktiviteler de buna bağlı olarak saat değişikliği yaşandı. Her bir aktivite kendi içinde önem arz ediyordu. "Havuz" bölümü özellikle sıcak olan havadan ve yoğun kendo çalışmasından sonra gerekli bir durumdu. Ancak benim gibi bir gün önceki günün yorgunluğunu halen üzerinde taşıyanlar için "uyku" çok daha gerekli bir etkinlik olmuştu.  :)

Kendo Çalışmaları ; açıkcası bence çok faydalı ve keyifli bir zaman dilimi geçirdik. Bizlerle birlikte Kendo yapmak için ve bilgilerini bizlerle paylaşmak için İtalya'dan kalkıp gelen sevgili hocalarımız ,gerçek anlamda çok güzel bir kendo çalışması yürüttüler. Ders aralarında verdikleri temel bilgiler ile tecrübeli arkadaşlarımızın hafızalarını tazelediler, aramıza yeni katılmış olan arkadaşlarımızında zihninde çığır açtılar.

Çalışma sürelerinin uzun olması katılımcıları pek yormadı kanımca, her anlamıyla tam seviyemizin gerektirdiği şekilde çalıştığımıza, ihtiyacımız ve eksiğimiz olan noktaların bize verildiğine inanıyorum.



Bu yıl "Kendo Camp"ına katılan herkese kendim ve arkadaşlarım adına çok ama çok teşekkür ederim.
Sizlerin katılımı olmasaydı , biz bu gibi bir organizasyonu gerçekleştiremezdik.
Umut ediyorum ki, seneye Sn Livio Lancini gene bizlerle olur , ve bizlerde karşısına daha kalabalık ve hazır çıkabiliriz.

Herkese tekrar teşekkür ederim.

Saygılarımla



8 Temmuz 2012 Pazar

Kata

Ey Ahali Merhabalar,

Bugün size "Kata" hakkında bir iki fikrimi beyan ederek başlamak istiyorum."Senin fikrine mi kaldık yahu ?" diyebilirsiniz, ancak benden gelecek fikir........ yok bu cümlenin sonu hayırlı devam etmiyor.

Bir çok kişinin aksine ben ve kendim , hatta şahsım. Kata yapmanın, uygulamaya çalıştığımız Kendo için çok önemli bir parça olduğuna inanıyorum.

Elbetteki Shinai ile yapılan bölüme nazaran daha sakin ve yavaş , hatta bazılarınıza göre de bir hayli sıkıcı gelebilir. Ancak Kata formları sadece sınavlarda uygulansın diye öğretilmiyor.

Toplam 10 adet Kata formu bulunmaktadır.( 10 emir gibi oldu ). 

Hemen bir şaşkınlık ve soru gelir ;
    "10 mu ??? ... Hepsini bilmemiz şart mı?"

Cevap sarsıcı ve bir o kadar da acımasızdır ;
    " Evet 10 , go to your power ? Hepsini de bilicen işte!"

Ancak yukarıdaki cevap sizi yanıltmasın. Elbetteki 10 adet Kata'yı bilmeniz isteniyor,ancak "hemen değil" !

EKF ( European  Kendo Federation ) buyurur ki ; 

Panik yapmayın ;
     1.Dan sınavına girecekler : ilk 5 Kata'yı yapacaklar,  
     2.Dan sınavına girecekler : ilk 7 Kata'yı yapacaklar,
     3.Dan ve üzerindeki sınavlar ise : ilk 10 Kata'yı yapacaklardır.

Soru :  
   " Bize ilk 7 Kata öğretildi sadece , 10 tane hiç gösterilmedi ama, ne yapacaz ?"

Cevap :
   " Allah sana kolaylık versin" demek isterdim ama demicem !
   " İlk 7 Kata , bildiğiniz anam-babam bokken'i ile (102cm) yapılmaktadır. 10-7=3 olarak geriye kalan ise, "Kodachi" olarak adlandırılan kısa kılıcı temsil eden bir bokken ile (55cm) uygulanmaktadır.Haliye ya dikkatinizi çekmemiştir, yada bulunduğunuz dojo da çalışılmamıştır, veya çalışıldığı gün siz dersi ekmişsinizidir."

Saçma bir soru :
   " Bazı samuraylar neden kısa kılıç kullanmıştır?"

Elbetteki saçma cevabı :
   "Uzun kılıcı almaya parası yetmemiştir."

Konuya dönecek olursak, Kata yapmak genel olarak "Dan Sınavı" ihtiyacı olarak görülse de. Aslında Shinai ile yaptığımız Kendo bölümünün en iyi yardımcısıdır. Temel kamaelerin nasıl uygulanacağını gösterir. Kata Formlarını tek tek incelediğinizde , neredeyse tüm teknikleri barındırdığını fark etmeniz olasıdır.Bu sebepten ötürü, Kata yaptığınızda yada kataları doğru bir şekilde uygulamaya çaba harcadığımızda, aslında en temel teknikleri öğrenmek için çok güzel bir fırsat olduğunu göreceksiniz.

Ben kendi adıma, kata yaparken çok ama çok yavaş bir tempoda uygulamaya çalışırım. Bana göre "Yavaş yapamadığın bir şeyin , hızlısını asla doğru ve düzgün yapamazsın" !

Ben kendi adıma bir kata serisine başladığımda sırasıyla ;

* Partnerimin karşısında düzgün ve dik bir şekilde durmaya özen gösteriyorum.
* Göz kontağını kesmeden doğru bir açıda selam veriyorum.
* Sakince , acele etmeden Bokken'imi sol elime alıyorum ve başparmağım tsuba'nın üzerinde kalacak şekilde belime götürüyorum. Tsuka-kashira (yani bokken'in dip kısmı) rakibe bakacak şekilde konumlandırıyorum.
* 3 büyük adım atarkende , rakibimin adımlarıyla birlikte aynı anda olmasına dikkat ediyor ve mesafeyi karşılıklı ayarlamaya özen gösteriyoruz.
* 3. adım ile birlikte "kuşanmış" olduğum bokken'i dikkatlice elime alıp, sonkyo ( parmak ucunda , dizleri kırarak oturma) pozisyonunda oturuyorum. Bu noktada rakibimle göz temasımı hiç bozmamaya dikkat ederim.
* Karşımdakinin hızına uyum sağlayarak ( tabi çok hızlı kalkıyorsa, buna uyum sağlamam ) yavaşça ayağa kalkarız. Ve 5 küçük adım atarak yavaşça başlama noktasına dikkatlice dönerim.

Bu noktadan sonra kataları tek tek anlatmama gerek yok, çok büyük bir çoğunluğunuz zaten kataları biliyorsunuz. Diğerleri de zaman içinde öğreneceklerdir.

Ancak önemli olan konuyu tekrar söylemek ve özellikle vurgulamak istiyorum; Kataları mutlaka öğrenin, yavaş ancak uygun bir tempoda yapın. Göreceksiniz ki, Shinai ile çalışılan bölümlerde teknikleriniz daha düzgün ve etkili olacaktır.

Saygılarımla

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Nito Nasıl Sevilir ? Bölüm : 1


Merhaba Arkadaşlar,

Bu akşam sizlere Nito ne şekillerde, nasıl sevilir serisinin ilk bölümünü anlatarak başlıyıcam.

Nito , öyle kolay sevilemiyor maalesef. Aslında baktığınızda "heyyy .. bu çok ufak tefek , her yerini yumuştururum" diyorsunuz. Ancak, ciddi bir miktarda küçük olduğundan kendisi bu kadar sevgi yumağı olamıyorsunuz.

Günün çoğunluğunda kendileri ilgi manyağı olup kucağınızda "uyuma eylem"i yaptığından , eylemine karşılık yapabileceğiniz tek şey aslında huyuna yada suyuna giderek okşamak oluyor.

Nito , geçtiğimiz cumartesi içinde bulunduğu kafesten bana çeşitli maymunluklar yaparak kendini bana gösterdi. O an ki halini görseydiniz, eminim ki sizlerde bayılırdınız. Kafesin ızgara şeklindeki kapısına tırmanmış bir yukarı bir sağa bir sola, olmadı baş aşağıya doğru çeşitli numaralar yaparak, bakmadığınız taktirde de patisini kafesin dışına çıkararak "alooo... kime diyorum" edası ile sallaması, gerçekten muhteşemdi.

Henüz çok ama çok küçük olmasına karşın, gerçekten çok akıllı ve sevimli. Gerçi fotografının çekilmesi biraz zor şu an için, pek poz vermeyi sevmiyor kendileri... sanırım şöhret olmanın getireceği sorunlardan çekiniyor olabilir.

Ama kaçarı yok, şöhret olacak :)


Saygılarımla




13 Mayıs 2012 Pazar

2012 Türkiye Şampiyonası Bittikten Sonra

Merhaba Arkadaşlar ,

Nasılsınız ? ( Bari biri şuna cevap verseydi, ... neyse )
Ben bir hayli yorgunum ( bunu sormuş olabilirsiniz diye söylemek istedim ). Çünkü Ankara'dan geleli 1 saat bile olmadı.Yol sanırım biraz yordu  :)

İzniniz olursa şayet bu yıl ki Türkiye Kendo Şampiyonasını biraz konuşmak isterim. Bir kaç açıdan konuşmak iyi olabilir. Bir kaç açıdan görmek farklı bakış açıları kazandırabilir bizlere. En azından bana kazandırıyor  :)



İlkinin 2006 yılında yapıldığı "Türkiye Kendo Şampiyonası"na baktığımızda 6 yıl sonunda katılımcı sayısındaki ciddi artış gerçekten çok sevindirici bir durum. Umuyorum ki, önümüzdeki yıllarda bu sayı daha da artacak ve daha güzel anları birlikte yaşayacağız.

Katılan kulüplerimizi saymak doğru olur diye inanıyorum ;


  • AKI
  • Anken
  • Boğaziçi Kendo
  • İstanbul Kendo
  • Bu yıl aramıza "İzmir Kendo Kulübü" de katılarak turnuvaya ayrı bir renk kattılar.Kendilerine çok teşekkür etmek isterim.


Şimdi , konuşmak istediğim veya paylaşmak istediğim bir kaç düşüncem var. Öncelikle onları konu başlığı olarak sıralamak isterim.

Organizasyon
Hakemlik
Müsabık
İzleyici

Organizasyon ;
Bence çift kelime ile "çok başarılı" ! Bu yıl ki şampiyonaya ev sahipliğini "Bilkent Üniversitesi" yaptı. Öncelikle orada çalışan görevli arkadaşlara gösterdikleri özen ve işbirliği için çok teşekkür etmek gerekiyor.
Ardından AKI'nin göstermiş olduğu başarılı planlama ile tüm masa görevlisi ve kurdela ile ilgilenen arkadaşlarımızın tüm gün sabırla işlerini çok düzgün yapmış olmalarının verdiği psikoloji ile tüm katılımcılara verdikleri olumlu psikoloji için ayrıca teşekkür ederim.

Ellerinize sağlık

Hakemlik ; 
Allahtan futbol filan oynamıyoruz diye seviniyorum bazen yoksa korkum maç esnasında taraftarların "i... hakem" diye tempolu destekleri olurdu. Kendo da hakem olarak görev almak hem fiziksel hemde mental anlamda çok zorlayan bir görev.

Neticede bir maç esnasında her üç hakem de , müsbıkların her hareketini incelemek ( olumlu ve olumsuz ) zorunda.Ayrıca unutulmaması gereken bir konu var ki , o da Türkiye'deki Kendo seviyesinin durumuna göre hakemlerimizin seviyesinin durumunu dikkate almaktır.

Her karşılaşmada hatalar olabilir, her karşılaşmada sizin düşüncelerinizin tersi kararlar alınabilinir. Her karşılaşmanıza "BEN" hakem olamayabilirim (ki bu gerçekten üzücü , farkındayım) ...  hehehe

Ancak demek istediğim şey, bu yıl ki hakem sayısı sıkıntısına rağmen, "bana" göre çok başarılı bir hakemlik sergilendiği kanısındayım. Inadome Sensei'nin de varlığı bence bu konudaki hassasiyeti üst noktaya taşımış olduğunu ayrıca düşünüyorum.

Emeğimin geçtiği tüm karşılaşmalar için kendime teşekkür ederim  :)

Müsabık ;
Bu yıl için söylenebilecek en güzel şey tüm katılımcıların büyük bir uyum ve dostluk çerçevesinde, birlikte, keyif alarak katılım göstermiş olmalarıydı.
Ancak bayan katılımcı sayısının az oluşu gene kendisini çok belli etti. Umuyorum ki önümüzdeki yıllarda bir çok yeni bayan arkadaşımız turnuvalara katılır.

Ufak bir iki eleştiride bulunmak istiyorum.
Bu yıl gerçekten güzel müsabakalar izledik, üst seviyede motivasyon sergileyen bir çok arkadaşımız oldu.
Ancak ilk maçtan son maça kadar eksik olan 2 nokta olduğunu görme fırsatımız oldu.
Bunlardan biri "SEME". Çok ciddi anlamda Seme yapılmadığını gördük. Yada daha doğrusu yeterince veya güçlü olmadı belirgin yapılmadığını gördük diyelim. Kabul ediyorum "seme" başlı başına zor bir konu, anlaması , öğrenilmesi ve uygulanması zaman alıyor cidden. Eminim ki bu ciddiyetle çalışan bir kitle en kısa sürede bu konuya da bir çözüm bulacaktır ve önümüzdeki yıllarda daha belirgin ve güçlü seme'ler görebileceğiz.
Diğer bir konu ise "ZANSHİN". Bu turnuva da gördük ki , hemen hemen herkes rakibine vurabiliyor bir şekilde, bunda bir sorun yok. Ancak bu vuruşları yapan arkadaşlar eminim ki vuruşun hemen sonrasında kendi kendilerini şu basit soruyu sormuşlardır " hakemler neden sayıyı vermedi". Çünkü bu tip vuruşları yaptıktan sonra yeterince zanshin yapılmadığı için vuruş bitirilmiş kabul edilmediğinden sayı olabilecek vuruşlar heba ediliyor.

İzleyici ;
Bu yıl izleyicilerin tutumu ve destekleri geçtiğimiz yıllara oranla daha güzel ve motive ediciydi. Dışarıdan bakan( yada saha içinden ) biri olarak , gerçekten çok keyif aldım. Herkes bir arada oturmuş olarak kendi arkadaşlarına destek veriyordu.
Tek bir sıkıntı vardı. maalesef 2 defa yaşadık veya gözüme çarptı diyelim. Final maçlarında baş halem tarafından verilen bir komut vardır "Final maçı, seiza" !!!
Üzülerek söylüyorum , bir kaç kişi bu komutu ya duymadığından veya anlamadığından yada önemini bilemediğinden oturuşlarını değiştirmediler.
Umarım ki önümüzdeki yıllarda bu komuta biraz daha dikkat edilir.


Sonuç olarak, belki bacaklarım tutmuyor olabilir, belki kollarım ağrıyor olabilir, kafam patlamak üzerede olabilir. Ancak çok güzel ve keyifli bir turnuva yaşadım sayenizde.

Hepinize çok teşekkür ederim.

Saygılarımla


9 Mayıs 2012 Çarşamba

Kendo ve Yapıldığı Yere Göre Türleri

Merhabalar ,

Hepimiz biliyoruz ki ( umarım ) , Kendo'nun uygulanış alanları birbirinden farklı olduğundan yapılma şekilleri de bu yüzden birbirinden farklı olmaktadır. ( itirazı olan sonuna kadar sussun please )

Kendo'nun uygulandığı yerleri bir gözden geçirmek gerek bu konuda yazmak için , hemen aşağıya sıralıyorum ;


  • Kihon Kendosu 
  • Gi-keiko Kendosu
  • Shiai Kendosu
  • Sınav Kendosu


Şu an için aklıma gelenler bunlar ama eğer derseniz ki ben daha çok örnek istiyorum kendinizde türetebilirsiniz , örneğin ; Mutfak Kendosu ,Market Kendosu ,İyi Saatte Olsunlar Kendosu .... gibi.

Yukarıda saydıklarımı ufak ufak açıklamam doğru olur herhalde, bir çoğunuzun bu gibi Kendo türlerinden haberiniz olmayabilir.

Kihon Kendosu : 
Bağlı bulunduğunuz kulübün veya dojonun haftalık ders programı içerisinde yer alan ve temel çalışmaları içeren en sıkıcı bölümlerden birini barındıran Kendo türüdür.Hiç bir heyecan verici olayın olmadığı, kuru kuru partnerinizin başına, koluna, tutturursanız DO'suna olmadı bacağına vurmak sureti ile uygulanmaktadır.Daha yetenekli olan arkadaşlarımız karşısındakinin ruh durumuna göre koltuk altına da vurabilir.

Kihon Kendo genelde Kendo içindeki en eziyet bölümdür. Yakında birileri imza toplarsa "kaldıralım bunu" diye şaşırmam.

Gİ-keiko Kendosu :
Sevilen bir Kendo türüdür. Özellikle çeşitli kutlamalarla başlar, çünkü bu bölüm genelde kulübünüzün veya dojonuzun "Kihon Kendo" dediğimiz bölümünden hemen sonra başlamaktadır. O kadar sıkıcı ve tekdüze bir Kendo çalışmasından sonra herkesin bir neşe yumağı haline gelmesi haliyle normal oluyor.

Gi-keiko Kendosunda genelde ruh haliniz biraz daha saldırgan olmaktadır. Kihon Kendo da öğrendiklerinizden farklı olarak bu bölümde içinizden geldiği gibi vuruşlar yapabilmeniz doğaldır. Yapabildiğiniz her farklı vuruş şekli Kendonuzun ne kadar geliştiğinin bir göstergesi olmaktadır.

Shiai Kendosu :
Bu en zor bölümlerden biridir.Çünkü "Kazanmak" zorundasınızdır. Ancak unutmamak gerekir ki, rakibinizde aynı şekilde kazanmak istemektedir. Yani öncelikle onun sayı almasına engel olup , sonrasında sayı almanız gerekmektedir.Ayrıca Shiai yapmanın bir diğer avantajı da saha çizgilerinin olması ! Yani rakibinizi iterek veya bir şekilde yönlendirerek saha dışına atabilirsiniz.

Shiai Kendosu , diğer Kendo türleri içinde en strateji isteyen çeşididir aslında.Her türlü hile hurdaya (tabi yapabilirseniz) başvurabilirsiniz.Bu aşamada vucudunuzla uygulayacağınız güç çok önemlidir.

Sınav Kendosu :
Oyy... işte budur.Bambaşka bir Kendo , bambaşka bir ruh gerektirmektedir. Unutmayın burada bir jüri sizi izlemektedir. Ona göre davranmalı ona göre üzerinize başınıza çeki düzen vermelisiniz. Saç , Sakal tıraşı olun, keiko-gilerinizi yıkayıp ütüleyin mutlaka. Sınavdan önce bougunuza dikkat edin mutlaka, nizami olduğundan emin olun.

Sınav içerisinde çok dikkatli olmalısınız.Ne çok rahat nede çok gergin durun ! Bu tür Kendo da maalesef "Kihon Kendosu" içersinde öğrendiklerinizi uygulamanız beklenmektedir... kusura bakmayın ama böyle, bende istemezdim. Bildiğiniz ve sizden istenen teknikleri yapın ve sınav bittiğinde de rahat rahat yerinize geçin. Nasıl olsa bu bilgilerle sınav sonucunuz mükemmel olacaktır   :)

Şimdiiii........yukarıdaki bölümü dikkatlice okuduğunuz varsayıyorum. Belki de kendi kendinize "ben bunların farkında değildim, aslında ne kadar birbirlerinden farklıymışlar" diyor da olabilirsiniz. Ancak üşenmeyip yukarıya yazdığım her şey saçmalıktı !!!!!

Saydığım onca Kendo türünden hiçbiri yok ! belki üzüldünüz belki sevindiniz. Ama gerçek bu arkadaşlar.

Kendo , tek ve bir şekilde yapılmaktadır. Ne zaman ve ne için olduğuna bakılmaksızın aynı şekilde yapılır.Bu demek ki ;


  • Keiko-gi giyerken her zaman dikkat edilmeli.
  • Bougunuzu giyerken mutlaka nizami olmasına özen gösterilmeli
  • Her çalışmanın içinde ruhunuzu ve saldırganlığınızı kontrol etmelisiniz
  • Teknikleri doğru ve size öğretildiği şekilde , asla dışına çıkmadan uygulamalısınız

Bu kadar basit bir Kendo yapmak varken , Yukarıda sıraladığım gibi 4 farklı Kendo yapmanın yada yapmaya çalışmanın hiçbir anlamı veya mantığı da yoktur zaten.

Saygılarımla



4 Mayıs 2012 Cuma

Merak Edilenler - No:5 Nefes

Merhabalar,

Hepimizin günlük (ing.diary) hayatında farkında olmadan yada farkında olmayı gerektirmeden yaptığı çok basit bir aktivite var .... Nefes Almak !

Ancak Kendo yapan ahalinin ortak kaderinde kendi bedeniniz tarafından şahsınıza söylenen cu cümleyi duymak vardır "o aldığın nefes sana yetmez kardeş". Gerçekten yetmez mi ? Konun içine biraz bilim katalım hemen ;

Her yetişkinin ( fiziksel anlamda) Akciğer Kapasitesi toplamda : 5800 ml. dir.

Normal ve rahat bir nefes alışımızda : 500 ml. kadar havayı çiğerlerimize çekeriz.

"Derin Nefes Al" birader dediklerinde ise , ciğerlere fazladan : 3000 ml. kadar hava daha çekilebilinir.

Yukarıdaki bilgiler ışında demek istediğim şey ...... eeee.... neyse bilemedim.

Kendo'da Nefes alışımızı kontrol edebiliriz. Hatta bunun için gerekli çalışmayı her dersin başında ve sonunda yapmanıza süre bile veriliyor.Kulüp kaptanı tarafından verilen "Mokuso" talimatı ile bu çalışma yapılmaktadır.

* Peki ne şekilde çalışmam gerekir ?

Aşağıdaki linkte size bu konu da bir çok bilgi verilmektedir. Şimdi beni burada uğraştırmayın  :P
http://www.kendo-guide.com/breathing_in_kendo.html


Ancak ben kendi çalışmamı size kısaca aktarayım ;

Talimat gelir "Mokuso" , Ellerimi doğru pozisyona getirirken burnumdan derin ve hızlı bir nefes alırım ( yani tam olarak 3000 ml.- ne eksik ne fazla ). Bu nefesi 5 sn kadar tutmaya gayret gösteririm. Ardından aldığım nefesi ağzımdan çok ama çok yavaş bir biçimde vermeye çalışırım. Açıkcası bir nefesi ne kadar uzun sürede dışarı verebildiğim konusunda pek sağlıklı bir bilgim yok , çünkü ya ben önce bitiriyorum yada kaptan ben bitirmeden "YAMEEEE" diye konuyu kapatıyor.

Bu basit nefes çalışmasını uygulamanızı tavsiye ederim.Ben kendi adıma çok faydasını gördüm ( hissettim ).

Ancak bir çoğunuzun aklındaki düşünce şu "Ama ben daha Kirikashi'de tıkanıyorum" !
Daha önceki yazılarımdan birinde ( ki hangisi valla hatırlamıyorum) , Kirikashi'nin uygulanış biçimini anlatırken nefes almanız gereken bölümleri de yazmıştım, konuşturtmayın beni !

Ama derseniz ki , genel olarak 2 saatlik bir çalışmada nefes nefese kalıyorum yada bir gi-keiko esnasında nefes almak için farklı yetenekler geliştirmem gerektiğini düşünüyorum. O zaman konuyu basitçe size açabilirim.

Kendo çalışmaları sırasında gözlemlediğim önemli bir konu bu aslında. Belirli bir süreden sonra , çalışan kendokaların duruşlarında , yürüyüşlerinde ve hatta kamaelerinde bozulmalar yaşanıyor. Konsantrasyon eksilmesi de cabası.

Bu temelinde gene "nefes" alımı ile ilgili olsa gerek diye düşünüyorum. Çünkü bazı zamanlarda arkadaşlarımı uyarma ihtiyacı yaşıyorum "nefes al , nefes al" diye. Yapılan hata ;

Talimat : 4 tane büyük MEN vur !

Çalışan : Derin bir nefes alır , tutar ve saldırır . Sonra da 4 adet MEN vuruşunu o aldığı bir tanecik nefes ile yapmaya çabalar. Ancak sorun bu değil, Sorun çalışmayı bitirdiğinde aniden verdiği nefesin büyüklüğüdür.

Bilimsel Not : Derin bir nefes alındığında , ve aniden verildiğinde bu nefes, alınan derin nefesin yalnızca 1100 ml. dışarı çıkar !

Haliyle siz üzerine tekrar tekrar nefes almak istiyeceksiniz , ama kapasiteyi doldurmuş olduğunuzdan bir müddet sonra "Dalak" diyecek ki "abi ben şiştim , yeter".

Oysa ki, aynı talimat içerisinde ;

Derin bir nefes alın , kiai yapın ve ufak bir kısmını verin. ilk menden sonra uzun bir kiai daha yapın ve mümkünse tamamını verin. ardından acele etmeden kamae mesafenizi ayarlarken tekrar nefes alın ve aynı işlemi tekrarlayın.

Basit bir çalışmayı bu şekilde yaptığınız takdirde göreceksiniz ki, nefes sıkıntısı yaşamıyorsunuz.
Aslına bakarsanız bu şekilde tüm çalışmaları ve özellikle de gi-keiko ları çok ama çok rahat yapabilirsiniz.

Genelde sanırım biraz heyecandan, belki biraz o an yapılan tekniğin verdiği gerginlikten olsa bir çok kişi de nefesi tutma eğilimi görülüyor.


Saygılarımla































22 Nisan 2012 Pazar

Merak Edilenler - No:4 Motodachi kimdir ?

Merhaba Ahali,

Bugünkü konumuz "Motodachi" faktörünün Kendo'ya olan etkisi.

Kendo'ya başladıktan çok kısa bir süre sonra karşınıza konuyu az çok bilen bir şahıs çıkacaktır. Hocanız size "4 tane büyük men" diye komut verdiğinde siz karşınızdaki bu şahsa "allah ne verdiyse"  deyip tüm kuvvetinizle vurmaya çalışacaksınız.

Bir süre bu büyük keyif ile derslere gelip gideceksiniz. Zaman yavaş yavaş akacak, mevsimler değişecek , takvimden her gün bir sayfa daha kopacak. Ve bir gün hocanızı selamlamaya gittiğinizde size söylenecek şu cümle ile her şey alt üst olacak "Artık bougu alabilirsin" ! hihihihhi  intikammmmm ! .... eee.. şey .. yani hayırlı olsun tabi :)

Öncelikle hemen eve gidilir ve internetin başına geçilerek bir kaç malzeme tedarikçisinin sitesine bakır. Fiyatlara bakılır, bougu'ların yanında "3mm" veya "5mm" yazmaktadır.Tüm herşey araştırılır ve sonunda sipariş verirsiniz. Takribi 1 hafta ile 15 gün süresi içerisinde kapınıza "bougu"nuz ulaşır.

Ne güzel bir heyecandır ilk etapta ancak bu heyecan bir anda şüpheye bırakır kendini , çünkü gelen kutu "kibrit kutusu" ebadındadır. "Acaba bir şeyler eksik mi geldi" diye düşünmeye başlarsınız."Kesin DO'yu unuttular dersiniz. Ancak kutunuzu teslim alıp Salonun ortasına koyup açtıktan sonra " eee... yuh , nasıl da sığdırmışlar hepsini şu kutuya" diyerek şaşkınlığınız yerine sevince bırakır tekrar. :)

Ve Dojo !

Bougunuz yanınız da dojo'ya gidersiniz, ilk dersiniz nasıl geçecek acaba ? kafanızda bir sürü endişe dolaşmaktadır ; "men'i bağlarken umarım çok geç kalmam" yada "umarım ipler çözülmez ders ortasında" olmadı "canım çok yanacak mı acaba ?" ki bu benim favorimdir. Çünkü bu cümleyi ilk bougu giymeye başlamadan önce hiç düşünmediniz ve karşınızdakine hoyratca vurdunuz. Şimdi ise aklınızda bir soru işareti ve korku beliriyor.  :)

Ancak asıl mesele ne "can acıması" ne de "iplerin çözülmesi". Bence asıl mesele bu noktadan sonra üstleneceğiniz sorumluluğun ağırlığı. Çünkü artık sizden "Motodachi" olmanız veya olabilmeniz beklenecektir.

Bence Kendo'daki en zor çalışma ; Doğru ve düzgün Motodachi olabilmektir.

Neticede eğer siz doğru ve düzgün bir Motodachi olamazsanız eğer , karşınızdaki çalışma arkadaşınız başta olmak üzere , dojonuzun kaliteli bir çalışma yapabilmesine engel olmuş olabilirsiniz.

Motodachi olduğunuzda normalden daha fazla konsantre olmanızı tercih ederim. Farklı bir ruh bütünlüğü içinde olmanız önemlidir. Çalışan arkadaşınızı motive edebilmeli, ona yardımcı olabilmelisinizdir.

Ancak ilk "men" giydiğiniz de ve ilk vuruş kabul ettiğiniz çalışmada büyük bir ihtimalle hepimizin yapmış olduğu basit bir hata yapacaksınızdır ; Karşımdakinin yolundan çekilmeyi unuttum !
Bu durumda haliyle yüzünüzün ortasına arkadaşınızın yumrukları gelecektir ve arkadaşınız büyük bir ihtimalle üstünüze çıkmış olacaktır. :)

Kendo'da herkes kendinden sorumludur. Yani kendinizi kollamanız ve korumanız gerekmektedir. Ama aynı zamanda da karşınızdakinin en iyi şekilde çalışmasına da yardımcı olabilmelisiniz de !!!

Bu aşamadan sonra derste hocanız size bir tekniği anlattığı zaman , artık sadece tekniğin yapılışını değil, aynı zamanda tekniğin yapıldığı tarafın da rolünü öğrenmeniz ve uygulayabilmeniz gerekecektir.

Siz iyi bir "motodachi" olabilirseniz eğer, çalışma arkadaşlarınızda  sizin için iyi birer motodachi olmak için çabalayacaklardır. Bu hem sizin kendonuzun doğru bir şekilde gelişmesine katkı sağlar . Hemde dojonuzun çalışma kalitesine yapacağı katlı ile tüm dojo çalışanlarına önemi bir etki etmiş olur.


Saygılarımla
  


 

8 Nisan 2012 Pazar

Merak Edilenler - No:3 Kyu Sınavları , Etkileri ve Önemi

Merhabalar,

Bugün Kendo'nun ilk ve en heyecan verici deneyimlerinden biri olan "Kyu Sınav'larından bahsetmek istiyorum.

Neticede hepimiz ya daha önceden bu deneyimi yaşadık yada yaşayacağız. Benim için ve bir çok dostum için , geriye baktığımızda "Dan Sınavı" mı ? yoksa "Kyu Sınavı" mı ? daha zor ve stresli diye sorarsanız, kesinlikle "Kyu Sınavı" açık ara önde gider.

Kyu Sınavları ayrı bir stres sebebi her zaman, sizden görmek istedikleri şey o kadar çok ve dikkat isteyen konular ki !  Her bir adımınızın doğru , düzgün ve kararlı olması gerekiyor. Kollarınız olması gereken yerde ve düzgünlükte, vuruşlarınız ortadan ve belirgin olabilmeli. :)

* Kyu Sınavında Neler yapılıyor ?

Biz genelde mangal yapalım diyoruz ama dinleyen yok ki  :S 
Genel olarak Kyu Sınavlarına gireceğiniz zaman önce dojoya gitmeniz gerek !
Ardından , Sınavı yöneten arkadaşımız yanınıza gelerek , sınavın işleniş biçini açıklar. Hangi sıra ile , kimin nerede duracağından tutun da , sonrasında nereye gitmeni gerektiğine kadar açıklanır. Yani panik yapmanıza gerek yok.

Peki ne şekilde sınava çıkmalısınız  ? Öncelikle Keiko-gi giyinirken kesinlikle düzgün ve doğru bir şekilde giyinin.Hatta bunu kendinize alıştırmanız için her antrenmana geldiğinizde sanki o gün bir sınava giricekmiş gibi hazırlanın.

Bougunuzu düzgün giyin , Do Himolarızın uzunlarından tutun da Men Himolarınızı uzunlarına kadar özen gösterin. Standart bir ölçü olmasada Men bağlandıktan sonra arkadan sarkan ve ifade edilen Men Himo uzunları 40cm olarak belirtilmiştir.

Temel olarak bir Kyu Sınavında ;

Kirikashi + Uchikomi Keiko yaptırılır. Durumunuz uygun ise ve gi-keiko tecrübeniz varsa şayet;
2 adet gi-keiko yaparbilirsiniz sonunda. Ardından tüm bunları da geçtiğinizi varsayarsak şayet, Kendo Kihon Katalar dizisinden ilk 3 adeti göstermeniz beklenir.

Verdiğiniz selamın ardından güçlü bir "kiai" ile başalamınız çok önemlidir, Sınav Jurisinin dikkatini çekebilmeniz gerek. Ardından ;

Kirikashi : iki adımlık mesafeden başlayarak düzgün bir adım ileri gelerek , bir adımlık mesafeden büyük ve düzgün bir "Men" vuruşu yapmanız çok öenmlidir. Hmemen ardından yapacağınız Sayu-Men'leriniz tane tane ve güçlü olması tercih sebebidir. 2 turluk Kirikashi'yi tamamladıktan sonra vuracağınız son "Men"  de ilki kadar düzgün ve güçlü olmaldır. Bu son vuruşun ardından ilerlemeniz tavsiye edilen mesafe "arkanızı döndüğünüzde rakibinizle en fazla 2 adım measefe" olmalıdır.

Uchikomi Keiko : Genel olarak 5-6 uchi göstermeniz istenmektedir. Bu bölümde de elinizden gelen en iyi "kiai"yi göstermenizi tavsiye edebilirim. Gene doğru mesafe de olduğunuzdan emin olun. her bir vuruşunuzu kesinlikle doğru mesafeden ve doğru bir biçimde olduğunu göstererek , tane tane yapmanızı öneririrm. Kesinlikle vuruşlar için acele etmeyin.

Not :   Kyu Sınavlarında değerlendirme oranı Motodachi'liğe daha çok dikkat edilerek yapılmaktadır. Motodachi olduğunuzda çalıştıran ile aranızdaki mesafenin sorumluluğu size aittir. Kirikashi'nin ve Uchikomi keiko'nun hızı size aittir. Çalışan ne kadar uzağa giderse gitsin arkasından ayrılmamalı , döndüğünde her ne vuruş yapıcaksa ( men is 2 adım, kote ise 1 adım mesafe ) ilgili mesafeye gelmiş olmanız gerekmektedir.

Gi-Keiko Bölümü :    Bu bölüm aslında sizin "2.kyu" seviyesini garantilemiş olduğunuzu göstermektedir , hayırlı olsun kardeş :)  Biz eskiden kyu sınavlarına girdiğimizde yada birileri gireceği zaman ; "mutlaka büyük men yap her zaman , hocalar bunu görmek ister" derdik. Çünkü bize de böyle söylenmişti. Ancak zaman değişti, beklentiler değişti sanırım. Son izlediğim sınavda küçük men yapan arkadaş 1. kyu olurken , büyük men göstermeye çalışan arkadaşım 2.kyu da kalmıştı. Biri bana sorsa "hangisini yapayım ?" diye , ben "büyük men" göster derim açıkcası.

Kendo Kata :  Bu bölüme geldiyseniz 1.Kyu olamnız için önünzde sadece Kendo Kata'ları bildiğinizi göstermek kalmış demektir. İlk 3 katayı düzgün bir şekilde sunduğunuz taktirde gönül rahatlığı ile sonucu duymayı bekleyebilirsiniz.

* Kyu Sınavının Etkileri ve Önemi !

Kendo Kyu Sınavları ülkeden ülkeye işleniş ve uygulanış biçimiyle farklılık göstermektedir. Ülkemizde Kyu Sınavlarının neticeleri olduğunuz seviye düzenine göre sonuçlanıyor oluyorsa da, Almanya'da sistem bir hayli farklıdır.

Almanya'da Bougu giydikten sonraki ilk kyu sınavından sonra 6.kyu'dan 5.kyu'ya terfi ediyorsunuz. Her 6 ayda bir yapılan kyu sınavlarından sonra durumunuza göre en fazla atladığınız seviye miktarı her zaman 1 adettir. Basit bir matematik hesabı yaparsak şayet, Bougu giydikten ve ilk kyu sınavına girdikten 3 yıl sonra 1.kyu olabilirsiniz. Hayırlı olsun  :)

Kendo Kyu Sınavları , Dan Sınavları için ön aşamadır. Sizi bir sonraki seviyeye taşır. Dojonuzun gelişim kalitesini yükseltir. Kendi gelişiminiz hakkında doğru fikirler edinmenizi sağlar.

Kendi gelişiminiz her şeyden önce gelmektedir. Her zaman önünüzdeki rakip "kendiniz" olmalıdır. Ancak bu şekilde doğru ve düzgün ilerleyebilirsiniz. Siz gelişirseniz dojonuzdaki arkadaşlarınızda gelişir.


Saygılarımla Dostlarım












16 Mart 2012 Cuma

9 Yıl

Merhaba Arkadaşlar,

Bugün 17 Mart 2012 .... tam 9 yıl önce bugün yani 17 Mart 2003 de Kendo'ya başladım.  :)

 Ne iyi yapmışım , değil mi ? .... ve cevaplar yükselir "Haayıırrrr ! "  :)

Geçtiğimiz 9 yıla dönüp baktığımda kendimdeki değişime ciddi anlamda şaşırıyorum. Kendo'nun bana kattıkları benim kendo'ya hiçbir şey katamayışımı  :P

İlk "İstanbul Kendo Kulübü"ne gidişimi , sarı ahşap banka oturup , çalışmayı izleyişimi.
İlk defa İmre (Sipahi) Sensei'yi izleyişimi.
İlk dersimi , ilk yürüyüş çalışmamı, ilk kata çalışmamı .... ve diğer bir sürü "ilk"leri  :)

İlk Bougumu giydiğimde ne kadar mutlu olmuştum. Hatta o akşam gece 03:00 e kadar bougu giyip, çıkarma konusunda Ertunç (Eryılmaz) Sempai'min bana ve Şemseddin (Moldibi) kardeşime hiç sıkılmadan gösterip her türlü saçmalığımıza katlanmasını asla unutamam.... Ertunç Sempai'm tekrar teşekkür ederim.

İlk Gi-keiko'm , allahım ne güzeldi  :) nasılda doya doya dayak yemiştim ...

İlk kez bir Japon Kendocu görüyorum ( aboww ) : Masami Kakuta
Muhteşem kişiliği, inanılmaz sabrı ve gösterişsiz ancak güçlü kendosu ile beni kendisine büyülemişti. ( Umarım eşim okumaz bu bölümü, kafamı kırar "gene kime büyülendin" diye )
Bana öğrettiklerini asla unutmadım, bana öğrettiklerinden hiç vazgeçmedim. Bir kez daha Domo Arigatoo Kakuta Sensei  :)

Keisei Takashima , ilk kez ikinci bir Japon Kendocu görüyorum :)  hahahaa... çok saçma ama doğru :)
Farklı bir hava getirmişti dojomuza, farklı bir bakış açısı , kendonun farklı bir yanını göstermişti. Her keiko yaptığımda ilk defa keiko yapıyorcasına heyecanlandım, her keiko da tüm gücümü ve öğrendiklerimi göstermeye çalıştım. Domo Arigatoo Takashima Sensei  :)

İlk Shodan sınavım  :) ahhh ne güzel bir gündü oysa benim için ( ve benle aynı sınava giren diğer talihsiz insanlar için ). herşeye hazırdım, geçiceğimden ne kadar da emindim....  elbette benle birlikte sınava giren insan topluluğunun yarsı da :)  en azından o gün bir sınava damgamı vurdum :)

9 yıl içersinde o kadar güzel anılarım olmuş ki, hangisini yazacağımı bilemiyorum cidden.Uzun bir ömrüm olurda , içersinde de Kendo varlığını sürdürürse , ilerde kitap yazarım herhalde  :) Kesin çok komik olur.

Bugün daha fazla uzatmıyacağım, umarım geçmişteki 9 yıl gibi önümdeki yıllarda güzel ve neşe içinde sürüp gider.

Hergün yeni bir "ilk" yaşıyorum. Sizlerle en güzelini yaşıyorum.

Teşekkür ederim  :)

Saygılarımla 

2 Mart 2012 Cuma

Temel Teknikler

Merhabalar,

Bugünkü konumuz ve konuğumuz....  .... .... .... neyse,

Temel tekniklere geçmeden evvel bir kaç konuya açıklık getirmek gerek diye düşünüyorum.
Bu Kendo'da hedefler ile ilgili. Neticede bir tekniği çalışırken hedef gözeterek çalışırız.Ancak farklı kamaelerde farklı hedefler bulunmaktadır.

Chudan No Kamae

(Yeşil kutu içindekiler geçerli hedefler - Kırmızı kutu içindekiler geçerli hedef değildir )

Chudan No Kamae'de hemen hemen hepimizin bildiği üzere 4 temel hedef noktası vardır. Gönül isterdi daha çok olsun ama maalesef yok  :(

Jodan No Kamae


(Yeşil kutu içindekiler geçerli hedefler - Kırmızı kutu içindekiler geçerli hedef değildir )


Jodan No Kamae'de seçenekler biraz daha artıyor bu sefer, her iki "Kote" de hedef oluyor. ayrıca Do bölgesinin tamamı açık olarak karşınızda sizi bekliyor.
Ancak bu size yanlış izlenim vermesin lütfen. Netice de Jodan No Kamae'nin en büyük avantajı "İndirmeye hazır olan Shinai"sidir. Siz shinainizi daha kaldırırken, Jodan'ın shinaisi kafanıza gelmiş olabilir.

Nito Kamae


(Yeşil kutu içindekiler geçerli hedefler - Kırmızı kutu içindekiler geçerli hedef değildir )

Nito Kamae'de Jodan'daki gibi her iki "Kote" hedef olarak tanımlanıyor.Ancak bu sefer iş biraz daha karmaşıklaşıyor rakip için !
Neticede Uzun Shinai'si ( Daito) Jodan'daki gibi yukarıda pozisyonunu koruduğu için tehlike ihtiva ederken, Kısa Shinai'si (Shoto) de Chudan'daki gibi orta hattı korumakta ve sizin shinainizi merkezden uzak tutmaktadır.


Her 3 kamae içinde geçerli en önemli temel başlangıç noktası elbetteki ;  "Adımlar"

Chudan No Kamae için;  Sağ ayak önde ve diz bölgesine kadar yere dik ardından hafifce kırık, sol ayak ise konum olarak sağ ayağın topuk hizasından itibaren geride dururken topuk yerden 1cm. kadar yüksete ve tüm bacak gergin bir şekilde ileri itmek için bekler pozisyondadır.

Jodan No Kamae için;   Jodan temel duruşu Chudan'daki duruşun tam olarak tersidir. Sol ayak önde, sağ ayak geride beklemektedir. (Kimi hocalar vucudun doğal bir biçimde hafif yana dönük durmasını tercih ettiklerini söylerler)

Nito Kamae için;    Nito kamae de en yaygın duruş chudan no kamae'deki gibidir, ancak mücadele esnasında ayaklar yer değiştirebilir. Tamamen kurallara uygun bir harekettir.


Yani , demek oluyorki ; hangi kamae'yi yapmak istiyor olursanız olun, başlangıç noktası önce "Adımlar" !
Yürüyüş safhasını doğru bir noktaya taşıdığınızda ve "Fumikomi" adımını da kendinizi sakatlamadan rahatça yapabildiğiniz zaman Shinai ile ilgili bölüme geçmenizde bir sakınca olucağını sanmıyorum.


Kollar, Dirsekler, Bilekler, Eller .... ve Shinai

Üst gövde bölümünde her 3 kamae için olan esas nokta "Sol El"in kontrol becerisidir.
Hangi Kamae'yi yapıyor olursanız olun, Sol eliniz her zaman orta hatta kalmalıdır.

Chudan No Kamae;    Tek bir Shinai'yi iki el ile kontrol edebilmeyi esas alır. Ancak buradaki iki el yanlış anlaşılmasın. Sol el her zaman shinainin tüm temel hareketinden sorumludur. Yani kaldırır ve indirir , gücü sol el verir. Diğer bir yandan ise Sağ el yanlızca durdurur ve yön verme noktalarında devreye girer.

Jodan No Kamae;    Tek bir Shinai'nin yanlızca sol el idaresinde yaptığı bir harekettir. ancak bu noktada ufak bir detayda gizlidir. Sağ el ne yapıcak ??? sağ el,  sol el ile birlikte kendisi için belirlenen yere doğru ilerlemektedir. Vücuda ne yakın şekilde ve gövdenin dengesini maximum da tutacak bir hareket olmalıdır ve Do ve Tare'nin yada karın bölgesinde ikamet etmesini gerektirir.

Nito Kamae;    Nito, 2 adet Shinai'nin kontrolünü gerektirdiğinden ötürü, gerçek anlamda kendinizle bir mücadele vermenizi de gerektirmektedir. Niteki, Daito'nun tek bir elle kontrolü ayrı bir dikkat gerektirirken Shoto'nun kontrolü biraz daha farklı bir hassasiyet istemektedir. İki farklı karakterde ve işleyişdeki Shinai'nin kontrolü dılardan göründüğü kadar basit değildir.


Ben kendi adıma çok uzun bir süre sol elimi güçlendirdiğime inandım, oysa ki sağ elin fonksiyonu ve önemini çok geçmeden fark etmiş olmam büyük şansdır.
Genel olarak yukarıda hangi kamae için çalışıyor olucaksanız olun, izlemeniz gereken ( kişisel fikrim elbette ) yolun bir sırasını yazmaya çalıştım.

Lütfen bilmediğiniz şeyleri hocanıza sormadan dojonuzda denemeyin !

Saygılarımla



26 Şubat 2012 Pazar

Türkiye Şampiyonası Yaklaşırken

Merhabalar,

Öncelikle bu yazımın konu başlığının neden "Türkiye Şampiyonası Yaklaşırken" olarak seçtiğimi ve neden böyle bir konu da yazı yazmak istediğimi açıklayayım.  ( bir ürperti oldu sanki )

Konu başlığını neden bu şekilde seçtiğime dair .... inanın hiçbir fikrim yok, bir anda yazdım işte. Ancak neden bu konuyu seçtiğime gelirsek ; sebebi aslında geçen yıl ki şampiyonadan sonra aramıza katılan yeni Kendoka'ların bu ilk şampiyona deneyimlerinde ( eğer izlerlerse yada katılırlarsa ) karşılaşacakları belli başlı bir kaç noktayı anlamaları için yalnızca.

Türkiye Kendo Şamiyonası'nda karşılaşılabilinecek konuları aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz ;


  • Turnuva alanı özellikleri ,
  • Takım sıralaması ve hazırlıkları ,
  • Geçerli sayı noktaları ,
  • Skor Tabelası ve simgeler ,
  • Hakemler ve özellikleri ,
  • Komutlar ve işaretler ,
Şimdi yukarıda yazdığım listeyi ufak ufak açıklayalım ,

Turnuva Alanı ( Shiai-jo ) ve Özellikleri ;

Shiai-jo

Yukarıda basit bir çizimi görülen Shiai-jo'nun kenar uzunlukları minimum 9x9mt veya 11x11mt olmalıdır.
Ortasında merkez noktayı simgeleyen bir "X" işareti bulunmaktadır.Merkez noktadan sağa ve sola doğru 1.40cm mesafede turnuva katılımcılarının başlangıç yerlerini gösteren birer çizgi bulunmaktadır.

X işaretin her kolu     = 40 cm olmalıdır.
Katılımcı yeri çizgileri = 50 cm olmalıdır.

Takım Sıralaması ve Hazırlıkları ;

Takım Maçları hem Ulusal hemde Uluslararası karşılaşmalarda genel  olarak 5 kişi ile temsil edilirler.
Ve sporcuların bulundukları konumlarında birer ismi mevcuttur.
Yani bir gelip size "sen takımının nesi oluyorsun? derse , sakın ona " bel kemiği tabi ki" demeyim... çok saçma olur  :)
Ama elbetteki bu konumların isimlerini bilmiyor olabilirsiniz de , size bu isimleri hemen yazayım ;

"Sempo, Jiho, Chuken, Fukusho, Taisho."

Soldan sağa doğru 1'den 5. kişiye verilen bu isimler , sizin konumunuzu belirler. 

Klasik takım yerleşimlerinde "Taisho" genel olarak "Takım Kaptanı"nı tarafında temsil edilir.
Her takım kendi takım taktiği ile bu sıralamayı maç öncesinden önce "Hakem Masası"na bildirmek zorundadır.
Kural ihlali durumunda takım turnuvadan elenir.
Hiçbir şekilde ( özellikle belirtilmedikçe ) bu takım sıralaması değiştirilemez. Yani burada demek istediğim konu. Grup maçlarınızın ilkini farklı 2. maçınızı farklı bir sıralama ile yapamazsınız.

Kural gereği maçlar başlamadan önce Sempo ve Jiho her zaman "Men"lerini giymiş olarak toplu olarak yapılan başlangıç selamını verirler. Bu toplu selam sırasında yanlızca Sempo'nun elinde Shinai bulunabilir.

Allah kolaylık versin   :)

Geçerli Sayı Noktaları ;

Daha önceki yazılarımda da bahsetmiş olduğum üzere, geçerli sayı ( Yuko-datotsu ) noktaları 4 adet ile sınırlandırılmıştır.

"Men" , "Kote" , "Do" ve elbette "Tsuki".

Karşılaşma içinde bu 4 noktadan herhangi birine yapacağınız başarılı bir vuruş size sayı olarak geri dönecektir.
Alacağınız her sayı takımınıza , takımınız ise daha ileri noktalara varacaktır.

Skor Tabelası ve Simgeleri ;  

Skor Tabelası biraz karışık görünebilir ilk seferler de , ancak değil  :)
Bu bölümünde önemli olan nokta simgelerin anlamlarını bilmenize bakıyor.

Şimdi tüm simgeleri kısa açıklamaları ile görelim ;

     "M" = Men Sayısını temsil eder.
     "K" = Kote sayısını temsil eder.
     "D" = Do sayısını temsil eder.
     "T" = Tsuki sayısını temsil eder.
     "X" = Hikiwake ( Beraberlik ) olarak adlandırılır.
 = Hansoku ( Faul ) 
     "H" =  2 adet "Hansoku" sonucunda rakibin aldığı sayıyı temsil eder.

Yukarıdaki simgeleri bildiğiniz takdirde tüm skorları ve neticesini anlayabilirsiniz. Anlamazsanız eğer, bu yazıyı okumadınız, bilmiyorsunuz, birbirimizi tanımıyoruz !

Hakemler ve Özellikleri ;

Bu bölüm belki de en ciddi ve en sıkıntılı bölüm , neticede bir hakemi tarif etmek veya onun özelliklerinden bahsetmek gerçekten güç bir durum ( ne diye bu başlığı da yazdım ki , neyse )

Temel olarak bir "Hakem" , 1,73 cm boyunda ( üstü ve altı kabul edilemez ) , karizmatik, çekici bakışları..... eee.... neyse bu tarif olmadı sanırım.Şöyle bir de deneyelim ;

Temelde , Hakemler bağlı bulundukları federasyon veya Dernek( hangi temsilcilik tarafından idare ediliyor ise ) tarafından atanan yüksek seviyeli, turnuva bilgisine sahip ve hakemlik konusunda eğitim almış , deneyimli sporculardan seçilirler.

3 tip hakem bulunmaktadır.
Masa Hakemi , Baş hakem , yardımcı hakemler ( bu 2 tanedir )

Masa Hakemi'ni daha ziyade Dünya Şampiyonası veya Avrupa Şampiyonalarında rahatlıkla görebilirsiniz. Kendileri , saha hakemleri üstündedir.

Baş Hakem ( Shushin ) , Karşılaşma içerisindeki tüm komut ve düzenden sorumludur.

Yan Hakemler , Baş Hakeme yardımcı olan 2 adet hakemden oluşurlar. Nadir bir durum olmadıkca karşılaşmaya müdahale etmezler.

Komutlar ve İşaretler ;

Karşılaşma içinde duyacağınız yada duyabileceğiniz komutları aşağıya sıralayım ;

Hajime : Başlayın bi zahmet
Yame : Durun yahu 
Men-ari : Men sayısı
Kote- ari : Kote sayısı
Do-ari : Do sayısı
Tsuki-ari : Tsuki vurdu biri 
nihonme : 2. sayıyı kim alacak bakalım 
shobari : 3. sayıyı alan misketleri toplar
Shobuu : oturun ve yerinize geçin.
Hansoku ikkai : 1. faul
Hansoku nikkai : 2. faul
Encho : Beraberlik durumunda uzatma sürelerini başlatmak için söylenir.
Wakare + Hajime : birbirinizden ayrılın + başlayın tekrar.
Gogi : Baş hakem bu komutu verdiği zaman her iki sporcuda merkeze gelerek ayakta shinailerini tei-to pozisyonuna getirerek birbirlerinden ayrılırlar.Hakem ortaya gelmelerini işaret edene kadar başlangıç noktalarında beklerler.

Karşılaşma içersinde Hakemlerin ellerinde 1 adet beyaz 1 adet kırmızı bayrak göreceksinizdir. bunların konumu baş hakeme göre belirlenir. 
Baş Hakemin sol elinde "Beyaz Bayrak" , Sağ elinde ise "Kırmızı Bayrak" bulunur. Bu şartlarda da yan hakemlerin yüzü baş hakem dönük olduğundan ötürü bayrakları ters taraflarda olacaktır.
Haliyle turnuvaya katılan sporcularında sırtlarında bulunan kurdelalar da aynı şekilde farklılık gösterir.
Baş hakemin solunda ki şahısın sırtında "beyaz kurdela" asılır.Karşısındakine de "Kırmızı Kurdela" elbette.

Ayrıca bir adet Sarı bayrak bulunmaktadır. Bu sarı bayrak maç sürelerini tutan arkadaşımızın elinde dalgalanır.
ne zaman ki, karşılaşma duruyor veya durduruluyor bir sebepten ötürü ( mesela sayı aldıktan sonra sporcuların yerlerine geçip, başlama anlarına kadar) kronometreyi tutan arkadaş hem süreyi durduruyor hemde bu bayrağı havaya kaldırıyor. Sanırım turnuva da en çok yorulan diğer bir kişi de bu iş ile ilgilenen arkadaşımız oluyor. 

Hakemler , her zaman ilk baştaki pozisyonlarını saha içindeki karşılaşma boyunca korurlar, ancak bu demek değil ki, yerlerinden asla kımıldamazlar. Shushin yani Baş Hakem , 2 müsabakacının merkezinde kalacak şekilde hareket eder, yardımcı hakemlerde açılarını koruyarak aynı şekilde pozisyonlarını değiştirirler.

Hakemlik , turnuva içerisinde yapılan en zor şey diyebiliriz, neticede hiçbir hamleyi , hiçbir hatayı gözünüzden kaçırmamak zorundasınız. Ancak unutmamakta gerekir ki , "herkes hata yapabilir" !!!

Neticede bugün sizlere azıcık kendi deneyimlerimden azıcıkta kendo sözlüğümden faydalanarak bir kaç bilgi vermek istedim. Umarım işinize yarar , benim daha önceden işime yaramıştı  :)

Saygılarımla



2024 Edinburgh Kendo Seminar - Sakın Kaçırmayın !!!

Merhaba Arkadaşlar, Bilen veya araştıran arkadaşlarımızın severek takip ettiği çok keyifli bir kaç blog'tan biri olan '' Kenshi ...