9 Aralık 2013 Pazartesi

Thessaloniki Cup 2013

Merhaba Arkadaşlar,

Yunanistan'ın Selanik (Thessaloniki) şehrinde 29 Kasım 2013 tarihinde gerçekleşen ve 7.'si düzenlenen " Thessaloniki Cup" etkinliğine katılmış bulunmaktayız, valla !

Toplam 11 ülkeden temsilcinin bulunduğu bakanlar kurulu to.... bu ne bee... neyse, toplam 11 ülkeden Kendocunun katıldığı etkinlikte, ev sahibimiz Sayın Konstantinos Matzaras muhteşem bir çalışma göstermiştir.

Etkinliğin içeriği ; Seminer , Turnuva ve Dan Sınavı olarak belirlenmiş.

Bizde "bu üç etkenden faydalanalım bari" diyip gitme kararı aldık Bence de iyi yaptık.



Thessaloniki Cup etkinliğinin baş hocası olarak Malta'dan Sayın Paul Budden 7.Dan Kyoshi yönetti. Diğer hocalar ise sırasıyla ;

Hendricks Serge 7.Dan Renshi
Michel Guentleur 7.Dan Renshi
Mourtarde Silvian 7.Dan Renshi
Kurogi Yoshinobu 7.Dan Renshi
Tibor Barany 7.Dan Renshi
Matsuda Kazuyo 6.Dan Renshi
Ferenc Kovacs 5.Dan
Nagano Kayoko 5.Dan


Peki herşey nasıl başladı ?  başımızdan neler geçti ?

Açıkcası herşey başımın altından çıktı desem yeridir. Kendi sınavım için (4.Dan Sınavı) yer bakınırken, İlk olarak Boğaziçi Kendo Kulübü'nden Sayın Egemen Doğan hocamız , ardından da Yunanistan'dan süper dostumuz Sayın Elias Papachristos (4.Dan) , günümüzün 1 numaralı iletişim aracılığı olan Facebook ile etkinliğin haberini verdiler.

Önce basit bir matematik hesabı yaptım hızlıca "2+2=4 ... 4x9=45" .... sonra bu hesaplar saçma gelince işin maliyet hesaplarını yapayım dedim. Neticede İstanbul'dan Selanik ne kadar pahalı olabilirdi ki ?

Hemen ilgili uçak şirketlerine baktım .... uuuu şahane 270,00 tl. (gidiş-dönüş)
Ardından olası aksiliklere karşın otobüs fiyatına baktım .... gayet güzel 208,00 TL  (gidiş-dönüş)
Olmaz ya hiçbirini bulamazsam diye günlük bisiklet kiralamalara baktım .... 25 TL (günlük), gerçi bu sonradan çok saçma geldi.

Tamam, o zaman Selanik'e gidiyorum dedim.. kendime dedim .. kendim de bana cevap verdi " belki başkaları da gelmek ister, sorsana diğer arkadaşlarına da ulan" . kendi kendime çok hak verip hemen arkadaşlarıma etkinliği haber verdim.

Ben ve benimle birlikte hareket eden 1.Kyu öğrenci grubumdan toplam 5 kişi konuya hazırlanmaya başladılar. Boğaziçi Kulübü'nden 2 kişi , AKİ'den 2 kişi ve İstanbul Kendo Kulübü'nden 2 kişi de bizlere katılam kararı aldı.

Ancak sonrasından İstanbul Kendo Kulübünden arkadaşımızın acil bir konuda sorunu çıkınca sayımız 1 kişi düştü. Bu da yetmiyormuş gibi, Yunanistan BaşKonsolosluğu bu kadar adam varken içimizdeki en olmayacak adama "gösterdiğiniz sebep ve belgeleriniz inandırıcı bulunmamıştır" yazsını eline vererek 1 kişiyi daha grubumuzdan ayrımıştır. Tebrikler valla.



Neticede Giden Kafilemiz En Son Aşağıdaki Şekilde Hareket Edebilmiştir ;

Akın Aşnaz  - SoShinKai Dojo
Ezgi Şan  - SoShinKai Dojo
Deniz Yenidoğan  - İ.T.Ü Kendo
Sercan Çıkıntoğlu  - İ.T.Ü Kendo
Merve Giray  - Boğaziçi Kendo
Asrın Sustam  - Boğaziçi Kendo
Oğuz Yücel  - İstanbul Kendo
Ali Barış Öztürk  - AKİ
Hande Öztürk  - AKİ

Bir takım aksilikler sebebi ile uçak biletlerimizi alamadık, haliyle bir sonraki seçeneği seçme kararı aldık. Yani otobüs !
Ankara'dan katılan arkadaşlarımız uçak ile yolculuk yapacaklarından, bizler 7 kişi olarak otobüsden yerlerimizi ayırttık. Sanırım en neşeli otobüs yolculuklarımdan birini yaptım. Çocukluk yıllarımdan ( geçen hafta oluyor bu ) yana uzun süredir ilk defa karayolu ile yurtdışına çıkış yapıcağım.

Metro Turizm'in Selanik seferi için o gün bize tahsis ettiği araç şansımıza çift katlı çıkınca da tam cümbüş oldu diyebiliriz. Koca otobüs de sanırım toplasanız 20 kiş yoktur. Nasıl da yayıla yayıla gittik anlatamam.

Doğrusunu söylemek gerekirse İstanbul'dan İpsala Sınır Kapısı'na ulaşmamız çokta uzun sürmedi. Sınır kontrolünde önce Türk kapısı tarafında çıkış işlemlerinizi yaptırmanız gerekiyor. Bu işlem için eğer daha önceden aldığınız "Yurtdışı çıkış Pulu" isimli pul yoksa oradaki vezneden hemen alabiliyorsunuz ve işleminiz bitiyor. Bagaj kontrolü gibi durum oluşmadı. Sonrasında sizi "Duty Free" mağazasının önüne alıyorlar. Sapıtıp bir kaç yolluk çikolata , şeker filan alıp otobüse döndük.Yunan sınır kapısında işlemlerin başlangıcı gene benzer , önce pasaportlar toplanıyor. Otobüsden indiriliyorsunuz, o arada bir görevli otobüs ün içini geziyor.

Görevli polis memuru tipinize , hal ve tavırlarınıza bakarak "seni seçtim pikachu" diyerekten bagajlarını açmanı istiyor. Bizde de haliyle bougu çantaları ve Shinai çantaları mevcut. Bougu çantaları normal valiz gibi göründüklerinden sıkıntı yaşatmadılar , ancak shinai çantaları bir hayli dikkat çekti diyebiliriz.

Benim yıllar önce annem ile birlikte diktiğimiz "Jumbo Shinai Çantası"nı görünce "açın bunu içine bakıcam" dedi. Otobüs şöförü önce olayı düzgün ya anlayamadı yada kavrayamadı ki biz bi telaşlandık. ardından jeton düşünce şöförün "bunlar bahsettiğimiz sporcu grup" dedi. Polis memuru bir an vazgeçicek olduysada topluluk önündeki otoritesinin sarsılacağı konusunda telaşlanıp "bunun açılmasını istiyorum" dedi. Açtık bizde !

Ne mi buldu ?!?!? ... Shinai çantaları ve içlerinde Shinailer !

Şöyle bir eline aldı shinai'yi bakındı bakındı sonra "bıçak bunun neresinde" diye sordu. Haklı tabi, şöför 10 dakikadır yanımızda adama "bunlar kılıç" diyor. bizde hiç panik yapmadan hemen oradan farklı yönlere doğru kaçmaya başaldık .... yok yahu. efendi birer türk evladı gibi açıklayıp , içlerinde bıçak olmadığını ifade ettik. Görevli memur da bize "tamam , araca geçebilirsiniz" dedi. konu kapanadı.


Selanik il sınırlarına giripte Metro Turizm'in tesislerine varınca kendi adıma biraz rahatladığımı hissettim. Hemen organizasyon işlerinden sorumlu süper arkadaşımız Konstantinos'u aradık. Bizi alıp kendisine ait olan Yudokan Dojo'ya götürdü.

Arkadaşlar burada ufak bir detaya girmek istiyorum. Bizler yaklaşık 16 milyon insanın bulunduğu bir şehir olan İstanbul'da yaşıyoruz. Bugün bir çalışma mekanı bulmamız ne kadar zor, bir çok arkadaşımız bunun farkında. Ne yeterli spor salonu var ne de binalarımız buna dönüştürebilmek için uygun.

Oysa Selanik'te hemen hemen her binan altı bu ve benzeri konular için gayet müsait. Kimisi 6 mt ykseklikte iken kimisi 8 mt. yükseklite girişleri olan binalardan oluşuyor. Yani aynı sokağa manyaksanız 5-6 tane dojo açabilirsiniz. N eyalan söyleyim , adamlara çok imrendim.


YUDOKAN DOJO

Çok hoş bir girişi var. Güzel bir gülümseyişi olan son derece neşeli bir bayan arkadaşımız sizi karşılıyor. Sağ tarafta erkek soyunma odası ve duşlar. Sol tarafta ise dojo girişini ile bitişik bayan soyunma odası ve duşları var. Bu giriş bölümünde duvarlar bölüm bölüm ayrılmış durumda, çünkü bu dojoda sadece kendo yapılmıyor. Iaido, Jodo, Aikido, Hapkido, Teak Wan Do da yapılıyor. Ve duvarların en üst noktalarında bu branşlara ait diplomalar süslüyorken , hemen altlarında branşlarına göre kulübün öğrencilerinin çeşitli fotografları süslüyor.

Dojo 2 katlı. Alt katının zemini komple tatami kaplı. Duvarlarda JO ve BOKKEN'ler , çok güzel resimler asılı.. Üst katta ise alt kata göre daha küçük duruyor. Ancak 2 bölümden oluşuyor. Kardio bölümü ve sanırım teak wan do çalışanlar için özel ekipmanlar bulunduğu bölüm.



Biz dojoya gelir gelmez şeyalarımızı uygun bir odaya bırakıp Selanik şehrini keşfetmek için dışarı çıktık. Neticede organizasyon programına göre ilk çalışma bulunduğumuz gün olan perşembe günü akşam 20:00 de olucaktı.

Selanik şehri "İzmir"e benziyormuş. En azından ekibimizdeki 2 izmirli ( biri çakma izmirli ) arkadaşımızın sözleri bunlar. İzmir'e benziyorsa neden izmir'e gitmedik o zaman ?!?!??!

Şaka bir yana, evlerin yüksekliği en fazla 5 katlı, ancak büyük çoğunluğ 3 katlı. Bildiğiniz yazlık evler gibiler. Sokaklar gayet temiz ancak Yunanistan genelinde yaşanan ekonomik krizin etkileri fazlasıyla belli oluyor. Bir çok dükkan boş veya kapalı. Bunun dışında gitmeden önce şehir hakkında okuduğum yazıların ne kadar doğru olduğunu gördüm. Şehir de ingilizce bilmeyen pek insan yok. Şehir içi ulaşım çok basit ve anlaşılır. Herkes size son derece de kibar ve yardımsever yaklaşıyor.

Önce şehir merkezine gittik, çok güzel bir meydanları var. Biraz yemek yedik ve sokak sokak dolaşmaya başladık. Afrika kıtasının güzel insanlarından orada da var ( olmaları ilginçmiş gibi oldu ), bizlerin turist halinden "where are you from?" sorusuna cevap veren içimizden bazı saftirikler sebebi ile çok ilginç bir yaklaşıma maruz kaldı içimizdeki en genç arkadaşımız "this is gift for you" diyerekten çocuğun bileğine bileklik takmaya çalıştı. Ardından "5 euro" !!!  ( sanırım 5 euro idi ). Tabi hemen geri iade edildi :)
Aynı satıcının başka bir afrika kökenlisi bu seferde aynı caddenden inerken gene bizim gençi yakaladı. Çocuk mıknatıs gibi çekip duruyor adamları.

Ne yalan söyliyim, buradan giderken kafamda çok farklı fikirler vardı. Tarihimiz boyunca çeşitli sürtüşmelere maruz kaldığımız için olsa gerek veya ilginç haberler duyduğumuzdan sanırım. Oraya gittiğimiz de bizeim türk olduğumuzu öğrendikleri zaman ortamın gerilebilecğini veya 1-2 tatsız şey yapayabileceğimize çok inanmıştım.

Ancak ne zaman ki yola çıkıp eve dönmeye başladık, bu düşüncelerimden ötürü çok utandım. Önyargılı bir şekilde gitmiş olmak ve sürekli diken üstündeymişcesine bir şeyler beklemekten ötürü üzüldüm.

Aksi gibi, ne zaman bir cafe'ye, mağazaya, markete veya restorana girsek ve "nerelisiniz?" diye sorduklarında "türküz" dediğimizde bize gösterilen hürmet ve saygıyı tarif edemem. Son derece güler yüzlü karşıladılar.


Arkeoloji Müzesi 

Arkadaşlar, inanın bana kesinlikle görülmesi gereken müzelerden biri olarak düşünüyorum. Bizans Müzesini de gezebilmeyi çok isterdim ancak oraya gezmeye vaktimiz yoktu. Neyse ki, orayı gezebilmek için seneye tekrar bu etkinliğe gitmem gerekecek  :)


Mustafa Kemal Atatürk'ün Doğduğu Ev 

Bu etkinlik içerisinde beni en çok heyecanlandıran konulardan biri de Ulu Önder Atatürk'ümüzün doğdu evi görebilme şansımın olmasıydı.

Ev , Türk konsolosluğu ile yanyana ve anladığım kadarıyla de son derece populer bir yer. İlk başta ev ve evin çevresi kimbilir nasıldır ? diye düşünüp korkmuştum, ancak ev ve bulunduğu sokak son derece güzel muhafa edilmiş. Sokakta türkçe afiş asmış market filan bile var.

Giriş kapısında bizleri son derece kibar bir şekilde konsolosluk görevlileri karşıladı. Ya Türk vatandaşlarına ücretsiz yada herkese ücretsiz bir şekilde gezilebiliniyor. Yapmanız gereken tek şey kapıdaki deftere adınızı yazmanız. Ardından size telsizi andıran bir cihaz veriyorlar, girdiğiniz odanın konusuna ilişkin olaraktan bilgiler veriyor. Evi dolaşırken bi eliniz kulağınızda geziyorsunuz.



Ancak üzücü olan şey, ev "modern müzecilik" anlayışı ile tekrardan şekillendirilmiş. Yani evin içinde hiç eşya yok. Odaları çeşitli resimler ve büyük yazı panoları ile sislemeye çalışmışlar. Her odanın duvarında sürekli kendini tekrarlayan bir görüntü mevcut.


Ama en can alıcı an kesinlikle Ulu Önder Atatrük'ün balmumundan heykelinin önünde durmak oluyor sanıyorum. Ciddi anlamda duygusal bir an yaşıyorsunuz.

Bir gün fırsatınız olurda yolunuz Selanik'e düşerse, mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.


Ev ziyaretinden sonra ufaktan dojoya dönelim dedik, neredeyse tüm gün dolaşmış ve öncesinde de yoldan geldiğimiz için bir hayli yorgunduk Dojoya vardığımızda, ufaktan acıktığımızı fark ettik, çalışma öncesinde bir hayli vaktimiz vardı. Vakitli bir şekilde yemek yersek çalışmada sorun yaşamayız diyerekten, dojodaki bayan görevli arkadaşımızdan bize önerebileceği bir yer olup olmadığını sorduk.

Bize gayet güzel bir mekan önerdi. Hemde dojoya çok yakın mesafedeydi.

Mekan hem yemek yeri, hem cafe hem de pastane bölümlerinden oluşmakta. herbir bölüm aynı mekanın bir duvarı önünde yer kaplamakta ve ortaya doğru yayıldıkca , diğer bölümlerle kaynaşmakta.

Yemekler gayet ucuz ve kesinlikle doyucu bir mikarın üzerinde porsiyonlar şeklinde geliyor. Açıkcası hemen hemen heryerde yemekler gerçekten de büyük porsiyonlarda servis ediliyor. Bizimle ilgilenen garson bey, çok başarılı bir şekilde bizlerle ilgilendi.

Benim gibi her haltı yemeyen biri ile bile bıkmadan usanmadan ilgilenip çözümler bulmaya çalıştı. Özellikle Türk olduğumuzu öğrenince ilgisi daha da katlandı. Hatta yemeğimizin sonlarına doğru bize ufak bir tepsi ebatında bir tabakta hayatımda yediğim en lezzetli 2. irmik helvasını ikram etti. (1.si için daha önceki yazılarıma bakmanız gerekecek , kusura bakmayın )


28 Kasım, Perşembe  - Selanik

Ve nihayet biraz kendo'dan bahsedebileceğimiz bir noktaya geldik.

İlk çalışamamızın mekanı halen kime ait bilemediğimden bir şey yazamayacağım. Ancak Yudakon Dojo'da çalışmadık. Buraya yaklaşık 300-400 mt. mesafede başka bir dojoda çalıştık.

Biz gittiğimizde dojoda küçük çocukların turnuvası yapılmaktaydı. Gerçekten süperlerdi. Umarım bir gün bizde Türkiye'de bu gibi organizasyonlar düzenleyebiliriz. O kadar sevimlilerdi ki görmenizi isterdim. Ardından çok hızlı bir şekilde giyinip turnuva sonunda salona girdik. Çok büyük değildi salon, ancak o an oradaki yaklaşık 20 kişinin işini gördü.

İlk çalışmada tüm hocalarımız orada değildi, sadece bir kaç gün öncesinden gelen Sayın Mourtarde Silvian 7.Dan Renshi ve eşi Sayın Nagano Kayoko 5.Dan'dı. Gayet güzel birer çalışma yaptırdılar. Bol kirikashi çalıştık, bol kihon çalıştık. çalışmanın sonlarına doğru da ji-keiko ile dersi bitirdik.

Çalışmadan sonra o kadar yorgunduk ki, Yudakan Dojo'ya dönünce yapabildiğimiz tek şey sıcak bir duş almak ve kendi adıma uyumak oldu. Bazı arkadaşlarımız yarım saat yada bir saat kadar daha alt katta kata çalışabildi. Bu arada önceki cümlelerimden de anlayacağınız üzere biz dojo da yattık :)

Gayet eğlenceli olur güler ve eğleniriz demiştik ama kısa bir kaç gülümsemeden başka bir şeye halimiz kalmamıştı. Birileri oda da gaz çıkardıysa bile ben duymadım.Duysam da sanırım bir şey yapabileceğimi sanmıyorum.


29 Kasım, Cuma - Selanik

 LAAANNN.... !!! Sabahın körüne Asakeiko konur mu ? ( çok saçma oldu bu cümle de )

Bir "AKIN KLASİĞİ" yaşayıp gene Asakeiko'ya gitmedim. Yaya yaya yattım, sonra dojoda olan eşyalarıımı alma ümidi ile diğer dojoya yola çıkayım dedim. Ama önce bir kaç kahvaltılık bir şeyler almak için ana caddeye çıktım. Ancak sonrasından sokaklara ne yaptılarsa yada dojoyu nereye taşıdılarsa bulamadım. Biraz mücadele ettim dojoyu bulmak için , çok sağlam saklanmıştı. Bende paşa paşa kaldığımız dojoya geri dönüp kahvaltı ettim.

Yudokan Dojosu öğrencileri ile bizim ekip dojoya dönünce önümüzde yaklaşık 3 saatlik bir dinlenme süresi vardı. Bu süreyi hepimiz çok yapıcı bir şekilde kullanmaya karar verdik ve .... gene uyuduk lan !

Saat 15:00 olduğunda beklediğimiz işaret gelmişti. Çok uzaklardan ama cidden çok uzaklardan , sanırım havaalanından Sayın Konstantinos , dojodaki arkadalardan birini arayarak ana caddeye çıkmamızı söyledi. Bizde tüm eşyalarımızı toparlayıp dediği gibi ana caddeye çıktık.

Yaklaşık 10 dakika sonra havaanalından diğer hocaları da almış olaraktan büyük bir otobüs ile bizleri de alıp, Seminer ve Turnuva ve Dan Sınavı'nın yapılacağı yer olan KOLİNDROS'a yola çıktık.



29 Kasım, Cuma - Kolindros

Türkiye'de bir noktadan başka bir noktaya gitmenin ne kadar zahmetli ve uzun sürdüğünü düşününce bu yolculuk beklentimizin hayli altında bir sürede gerçekleşti.

Çok güzel ve harika manzaralar içerisinden geçerek, sevimli bir köy mü desem, kasaba mı desem bilemediğim bir noktaya tırmandık. Hocalarımızın kalacağı otele otobüsümüz yanaşınca herkes ile birlikte bizde indik. Tertemiz dağ havası, muhteşem bir manzara. Tam karşımızda ertesi gün adının "Olimpos Dağı" olduğunu öğrendiğimiz Antik Tanrıların evi dağ yükseliyordu.

Otel de yenilen hızlı bir akşamüstü yemeğinden hemen sonra Tüm etkinlik boyunca bize özel olarak ayrı bir muamele gösteren Sayın Konstantinos arabası ile Türk grubunun ve Bir kaç Atina'lı dostumuz için ayrıca ayarlanmış olan otele götürdü.

Akşam çalışmasına gittiğimizde artık tüm hocalar orada ve neredeyse tüm katılımcılarda gelmiş durumdaydılar.

Ortam gerçekten de uzun zamandır görmediğim bir çoşku ile doluydu. Salonun her noktasında ayrı bir hareket ayrı bir heyecan vardı. Etkinliğin hocası olan Budden Sensei'n talimatı ile önce ikişerli olduk. Bu aşamada beni çok şaşırtan ve de sevindiren bir an yaşadığımı söylemek istiyorum.

Ronin Kendo Kulübü'nün hocası olan Sayın Elias Papachristos benimle çalışmak için diğer arkadaşlara kibarca yol gösterdi  :)  Gerçekten de çok keyif alarak çalıştığım bir dersti. Ardından 6 kişilik ve sonrasında da 4 kişilik gruplar halinde çalıştık. En son elbetteki hocalarla çalışma fırsatını yakaladık.


Çok güzel bir çalışmanın ardından, akşam yemeği için otellerimize geri döndük. Güzel, sıcak bir duşun ardından akşam yemeği için hazırlandı herkes.

Masa düzeni biraz garip geldi bana aslında.Çünkü neredeyse her kulüp için ayrı bir masa düzeni oluşturulmuştu. Gerçi en güzel masa bence bizimkisiydi. Tam salonun merkezinde her masa ile bitişik olma özelliği taşıyordu.Ancak kişisel fikrim karma bir şekilde oturup , diğer insanlarla kaynaşabilmek olurdu.


30 Kasım, Cumartesi - Kolindros

Geldik en önemli günlerden birine.

Bugün öğleden sonra Dan Sınavı ve hemen ardından da resmi açılış ile birlikte turnuvalar başlayacak !

Ama hemen öncesinde sabah çalışmasına bi kısaca ( :P ) bakalım.
Sabah 09:00 gibi çalışma için salonda hazır vaziyette bekliyorduk. Budden Sensei, bizleri toplayarak çalışmanın ne şekilde yapılacağını anlattı. Daha önceden görmediğim bir metot uyguladılar bu sefer :(


Tüm bayanları ayırdılar ve başlarına Sayın Matsuda Kazuyo ve Sayın Nagano Kayoko Senseileri koydular.

Ardından tüm "Kyu" seviyesindekileri ayırıp başlarına Sayın Tibor Barany ve Sayın Ferenc Kovacs Senseileri koydular.

Sonrasında "1. ve 2.Dan" kendocuları ayırıp onlara da Sayın Hendricks Serge ve Sayın Kurogi Yoshinobu Senseileri koydular.

En son olarak da "3. ve 4.Dan" kendocuların başına ise Sayın Michel Guentleur ve Sayın Mourtarde Silvian Senseiler de bizlerle ilgilendi.

Neticede 4 farklı gruplarda farklı hocalar gözetiminde sabah çalışmasına başladık. Tam olarak ne kadar süre çalıştığımızı inanın bilmiyorum. Ama bana kalırsa 10 saat çalışmışız gibi  yorulmuştum.Çalışmada en çok Lancini Sensei'nin "Kendo Camp" için geldiğinde bana hediye ettiği ve sınavda kullanmayı hayal ettiğim shinai'nin kırılmasına üzüldüm.  :(

Ardından çok kısa bir süre kata çalışmasına ayrıldı. Bizler yanlızca son 3 katayı çalıştık. Bir kaç açıdan öğrendiklerimden farklı şekillerde kata çalıştık. Netice bu çalışmada kazasız belasız bitti diyebiliriz.

Yaklaşık olarak 45 dakikalık bir boşluğumuz vardı. Ardından Dan Sınavına başlanacak. Benim kendi sınavım dışında bugün apayrı bir heyecan daha yaşamaktaydım. Kendi öğrencilerim ilk defa bir Dan Sınavına gireceklerdi. Değişik bir his. Farklı bir çoşku yaşıyorsunuz.

Neticede , Türkiye'den giden bu 9 kişilik kafileden ben hariç ( ki çok özür dilerim sizlerden ) herkes son derece başarılı bir şekilde sınavlarını geçmeyi başardı. Sınavlarının neticesinde eve dönerken artık aşağıdaki gibi bir liste ile döndüler

Ben ve Gurur Kaynaklarım  :)

4.Dan Ali Barış Öztürk  - AKİ
2.Dan Merve Giray  - Boğaziçi Kendo
1.Dan Ezgi Şan  - SoShinKai Dojo
1.Dan Deniz Yenidoğan  - İ.T.Ü Kendo
1.Dan Sercan Çıkıntoğlu  - İ.T.Ü Kendo
1.Dan Asrın Sustam  - Boğaziçi Kendo
1.Dan Oğuz Yücel  - İstanbul Kendo
1.Dan Hande Öztürk  - AKİ

Herkesi buradan bir kez daha tebrik ederim.  :D

Dan Sınavının hemen arkadasından bir süre yemek ve dinlenme arası verildi. Ardından açılış seremonisi ve Kyu erkekler bireysel ve Dan erkekler bireysel karşılaşmaları yapıldı.

Akşam yemeği gerçekten keyifli geçti. Her masada ayrı bir heyecan ve mutluluk görünüyordu. Son derece neşeli geçen akşam yemeğinden bizim için normal bir saatte, hocalar için erken bir saatte ayrılıp , ertesi günkü turnuva için dinlenmeye karar verdik.


1 Aralık, Pazar - Kolindros

Bugün etkinliğin son günü !

Takımlar turnuvası etkinliğin son günündeydi  ama öncesinde bir önceki gün yapılamamış olan bayanlar bireysel karşılaşmaları yapılacak. Türk kafiesi bugün 7 kişi kaldı. 2 tane genç bayan arkadaşımız bu karşışamalarda gruplarında maçlar yapacaklar.

Gerçekten de bayanlar turnuvası beklenenden daha fazla ilgi gördü ve maçlar cidden süper geçti.
Merve Giray arkadaşımız yarıfinale kadar çıkarak çok güzel maçlar çıkardı. Açıkcası yarıfinal maçını izlediğimde finale çıkabileceğine çok inandım. Ancak tecrübeli rakibinin başarılı taktiği karşısında turnuvadan bir maç eksik ayrılmak zorunda kaldı.

Ama turnuvayı 3. olarak tamamladı. Bence süper bir başarı elde etti. Kendisini bu başarısından ötürü tebrik ederim.

Takımlar turnuvasına maalesef 1 türk takımı olarak katılabildik. Aslında Türkiye'den yola çıkarken planımızda 2 takım vardı ancak, gelişen olaylar sonucunda hem eksik geldik Selanik'e, hemde erken ayrılan arkadaşlarımız sebebiyle 2. takımız biraz karma bir takım olmak zorunda kaldı.

Geçen yılın aralık ayında kurulan İ.T.Ü Kendo ve Iaido Kulübü, ilk defa resmi bir turnavada takım olarak yer aldı. Tamam tamammmm... belki gruptan çıkamadık ama ilk tecrübemizi gayet güzel bir şekilde gerçekleştirdik.



İ.T.Ü Kendo Team : Ezgi Şan, Sercan Çıkıntoğlu, Deniz Yenidoğan, Merve Giray ve Akın Aşnaz.

Bu takımla birlikte olmaktan büyük gurur duydum. Sizlerle gurur duyuyorum  :)

Neticede tüm turnavalar bitince günün sonu itibari ile kapanış seremaonisi ve ödül törenine sıra geldi.

Açıkcası ödül töreni bizim açımızdan gayet güzel ve süprizlerle dolu geçti diyebiliriz. Neden mi ????


Bayanlar Bireysel 3.sü  : Merve Giray  ( Boğaziçi Kendo Kulübü )
Bayanlar Bireysel Fighting Sipirit  : Ezgi Şan  ( SoShinKa Dojo )
Kyu Erkekler Bireysel Fighting Sipirit  : Asrın Sustam  ( Boğaziçi Kendo Kulübü )

Hepinizi Tebrik Ederim.

Kapanış seramonisi yapılırken Yunanistan Kendo Federasyonu Başkanı konuşmasında Turnuvaya renk ve heyecan katan Türk kızları için özellikle tebrik etti. Bu tebriği tüm hocalar aynı hepsi aynı anda başları ile onaylarak başkana destek verdiler. Bence bunu görmek gerçekten de mutluluk vericiydi.

Veeee... tüm bu koşuşturmacanın sonunda otel odamıza geri döndük, eşyalarıımzı hazırladık. Servis aracı otelimizin önüne geldi ve memlekete dönüş yolculuğumuz böylelikle başladı.

Servis bizi Merkez Tren İstasyonuna bıraktı. Bir kaç kişi hediyelik eşya almak adına şehir merkezine gitti. Biz de istasyonda oturup sohbet edip abur cubur yedik. Ardından Dönüş için Metro Turizm'in ofisine gittik. Ancak bu sefer otobüsümüz, geldiğimiz kadar boş değildi. Hatta hiç boşluk bile yoktu diyebilirim.

Ancak asıl sıkıntı yola çıkınca kendini gösterdi. Yunanistan Başkonsolosluğu içimizden 2 kişiye tamı tamına etkinliğin süresi kadar vize vermişlerdi.Yani 1 Aralık gece yarısı bu arkadaşlarımızın vizeleri dolacak. Şansımıza otobüsün muavini arkadaş da tam istediğimiz şekilde bir cümle kurarak "Eğer sınır kapısında bu arkadaşların vize sorununu fark ederlerse 600 euro ceza ödemek zorunda kalırlar" diyince. Yol boyunca yeni bir eğlencemiz daha oldu.  :D

Neyse ki, ne yolda ne de sınırda her hangi bir sorun ile karşılaşmadan geçtik.

Ama sinir bozucu olan şey, ne zaman ki "İstanbul İl Sınırı" tabelasını gördük , aşağı ykarı 50 mt. öteden trafik ,... hayır hayır, saçma sapan yoğun bir trafik bizi karşıladı. O zaman anladık ki " Evet İstanbul'a gelmişiz" !!!


Tüm bu seyehatımız boyunca çok güzel vakit geçirdik. Çok güzel arkadaşlıklar kurduk. Daha öncesinde tanıştığımız arkadaşlarla dostluğumuzu biraz daha arttırdık.

Dönüş yolunda biliyorduk ki, önümüzdeki sene ben ve öğrencilerim ve bize katılmak isteyen herkes gene bu etkinliğe gideceğiz.

Bu etkinliğe benimle birlikte gelen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunarım.




Video ;
Etkinliğin 5 dakikalık kısa videosunu izlemek isteyenler aşağıdaki linkten bakabilirler ;
https://www.facebook.com/photo.php?v=706795415997426




Saygılarımla



Angela Papaccio

Merhaba Arkadaşlar,

Geçtiğimiz hafta İtalya'dan tam tamına 3 adet bayan Kendocuyu İstanbul'da izleme, çalışma veya tanıma şansı yakaladık.


Peki kimler geldi? 


Angela Papaccio (6.Dan Kendo)

Federica Trasmondi (5.Dan Kendo),
Laura Imperiale (4.Dan Kendo).

Yolları nasıl İstanbul'a düştü ?


Son 3 yılı göz önüne aldığımızda, "Kendo Camp" ile birlikte ülkemizde pek çok güzel etkinliklerde kendini göstermeye başladı. Yanlış anlaşılmasın sakın, yukarıdaki cümleyi okuyunca sanki daha önce kimse ülkemizi ziyaret etmiyormuş gibi bir izlenim doğmuş olabilir.


Ancak İstanbul adına konuşmak gerekirse, Daha 6 yıl öncesine kadar tek bir kulüp (İstanbul Kendo Kulübü) önderliğinde benzeri yüksek seviyeli hocaları görebilme ve tanışabilme şansımız olabiliyordu. Sayın İmre Sipahi Hocamızın kişisel çabaları ile geçmiş yıllarda EKF başkanımız Sayın Alain Ducarme (7.Dan- Belçika), Jean-Pierre Raick (7.Dan-Fransa), Markus Frey (7.Dan-Finlandiya), Emilio Gomez (7.Dan - İspanya), Jean-Paul Carpentier (7.Dan - Fransa), Donatella Castelli (6.Dan - İtalya)  ... gibi üst düzey bir çok Kendocu ile çalışabilme ve tanışabilme şansı yakalayabildik.


Zamanla İstanbul'daki dojo sayısı artmaya ve yurtdışındaki farklı farklı hocalarla iletişime geçilmeye başlandı. Mesela bunlardan bir diğeri Sayın Livio Lancini (7.Dan - İtalya)'dir.Kendisi ve öğrencileri son 2 yıldır "Kendo Camp" organizasyonumuzun hocası olarak deneyimlerini bizlerle paylaşmaktadır.


Gelelim geçen haftaya, dojo sayılarının artması ile birlikte gelişen ve büyüyen Türk Kendosu ve sevenleri beraberinde kendi ihtiyaçlarını da beraberinde getirdi. Örneğin bu son örnekte olduğu gibi Türkiye'deki bayan kendocu arkadaşlarımızın kendilerine bir rol model veya bir lider veya güzel bir örnek arayışı gibi.


Haliyle geçen hafta ilk defa düzenlenen "Istanbul Ladies Seminar with Angela PAPACCIO" hayatımıza girmiş oldu.


Sayın Papaccio Sensei bu seminer için 2 güzel örnek arkadaşını da beraberinde getirdi. Kendi adıma özellikle çalışmak ve tanışmak istediğim İtalya Milli Takım Kaptanlığı görevini de üstlenen Laura Imperiale (4.Dan Kendo) ile çalışmak büyük bir keyif oldu. 


İstanbul'daki çalışmalarından yalnızca bir tanesine katılma şansım oldu. Ancak, dinamik ve teknik yapısı ile kendisini hayran bıraktığını söyleyebilirim. Son derece neşeli ve güler yüzü ile tüm ortamda hoş bir hava oluşmasına sebep oluyor. Uğraş dur işte   :)



Akın Aşnaz & Angela Papaccio

Dilerim yakın bir zamanda gene çalışabilirim.



Saygılarımla


8 Kasım 2013 Cuma

Kendo World Magazine - Volume 6.4 June 2013


Hayırlı Günler Arkadaşlar,

Bu sefer ki başlıktan da anlayacağınız üzere konumuz "Kendo" , "World" , "Magazine" ve de tüm bunların yanında da "Volume" , "6.4" , "June" yetmiyormuş gibi "2013" konuları olucak.

Öncelikle "Kendo" yu anlatayım, ardından "World" yani dünyamız hakkında biraz sohbet ederiz, ardından da "Magazine" giriş yaparız. Vaktimiz ve de sabrınız kalırsa da artık "Volume" yani ses , "6.4" depremleri , "June" ve "2013" değerlendirmesini yapar sonrasında da kendimizi köprüden atmak için hazırlarız.

Tüm bu ciddi konular bir yana aşağıda görmüş olduğunuz kapağın altında çok hoş bir süpriz saklı.



"Kendo World Magazine" uluslararası ve ingilizce yayım yapan belki de tek ( en azından benim bildiğim ), belki de tek olmasa da en bilinen Kendo, Iaido ve Naginata ile ilgili konuları içeren bir dergidir.

Eğer daha önceden bu dergiyi inceleme şansınız olmadıysa , lütfen bir şekilde temin edin ve inceleyin diye minik bir öneride bulunabilirim.Neden mi ? ... herşeyi de sormayın yahu, alın okuyun işte. Pff... neyse biraz içeriğinden bahsedeyim.

Basit bir dille anlatmak gerekirse içinde yok yok. Mesela bu sayıdan yola çıkarak bir kaç örnek verebilirim hemen. Öncelikle "Kiwada Daiki" ile röportaj var ( 60. All Japan Şampiyonu ). Sonra benim en sevdiğim bölümlerden biri olan "Hanshi Says" var.Bu bölümde sizin için bir Hanshi buluyorlar ve genel kendocu kitlesine uygun çok yararlı tavsiyler vermesini rica ediyorlar, onlardan kırmayıp sallıyorlar ortaya bir kaç şey.  :)

Sonrasında "sWord of Wisdom" isimli kelime oyunlu bölüm mevcut. Bu ay ki yazılarını başlığı "Remember, then forget" !!! Düşünün yani ! ardından çok çeşitli konuların yazıldığı birbirinden keyifle okunulan yazılar başlıyor. Kimisinde Sporcu Psikolojisi, kimisinde Dünyanın farklı noktalarında düzenlenen turnuvalara ait tanıtım yazıları, Kimisinde kişisel deneyimlere ait hoş anılarla süslenmiş yazılar var. Elbetteki bu dergide az önce söylediğim gibi sadece konu "Kendo" değil. Iaido ve Naginataya dair bir çok konu ve kata anlatımları da mevcut, hemi de resimli filan !

"Tamam , güzel de neden illa bu sayıyı konu aldın bu yazıda ?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim (off ... 4. kadehten sonra içmeyecektim, saçma sapan şeyler duyuyorum gene).

 Açıkcası bunu bana soracağınıza aşağıdaki resmi bi incelemenizi rica ederim kibarca.



Yaaaa..... :D 


Galaksinin içinde bir yerde (kimbilir neresinde gene) Türkiye'deki Kendo ve kadın milleti hakkında bir şeyler yazılmış çizilmiş.

Açıkcası dürüst konuşmak gerekirse çok güzel bir yazı olmuş. Ancak yazının yazılma tarihi ve yayımlanma tarihi arasında bildiğim kadarıyla ciddi bir zaman aralığı oluştuğundan ( ki bu tamamen yayımcı kurum ile ilgili bir sorun ) yazının içindeki kulüp ve insan sayıları bugünkü şartları göz önüne aldığımızda bir hayli farklılık göstermektedir.

KWM dergisi yukarıdaki başlık altında dolup dolu yazı ve fotograflarla toplam 3 sayfa ayırmıştır. Yazının içeriğinde Kadınların Türkiye'deki Kendo ortamındaki yerleri, sayıları ve başarılarının yanı sıra, Türkiye'deki Kendo'nun genel durumu hakkında da ( çok çarpıcı ) yazılar bulunmaktadır.

Peki bu nacizane yazıyı yazma ( cesaretini gösteren .... ) nezaketini gösteren aklı başındaki arkadaşımız kimdir ?

Aşağıdaki temsili fotograftan da anlayacağınız üzere, tanıyanlara bir kez daha tanıtmak, tanımayanlara da ileride karşılaşma şansları olurda vaktinde kaçabilme fırsatını verebilmek için adını buradan açıklıyorum !

.......... bu kişi, tüm o anlamlı yazıları yazaaaannn, hiç çekinmeden haftanın neredeyse 5 günü Kendo çalışannnn, Sosyetenin de takip ettiğiiii .... Merve Giray'dır. (Boğaziçi Kendo Kulübü)

Aha !   Merve Giray


KWM de yazılan yazıları elbette ki buraya satır satır yazmayacağım. Yukarıdaki kadarı zaten bu dergiyi almanız için fazlasıyla önemli ve yeterli bir sebep diye düşünüyorum.

Ayrıca buradan Merve Giray arkadaşımıza bir kez daha kişisel teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.

Dünyanın bir çok ülkesinden insanların keyifle okuduğu böylesine güzel bir dergide Türkiye'den, bizlerden, bu denli hoş sözlerle bahsetmiş olması gerçekten büyük gurur verici bir şeydir. ( sanırım )


MERVE, ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.




Saygılarımla



26 Eylül 2013 Perşembe

Kendo Yaz Kampı - Şarköy 2013


Merhaba Arkadaşlar,

Bir "Kendo Camp" etkinliğinin sonrasında gene birlikteyiz.

Bu yıl ilk defa "Şarköy/Tekirdağ"a gittik. Mevkii olarak bir hayli farklı ve uzak bir noktadaydı. Beklenen katılımcı sayısı da haliyle biraz az oldu. Tam olarak katılımcı sayımız 60 kişiydi.

Kampı bu sefer farklı açılardan değerlendirmek istiyorum. Öncelikle "Kamp Organizasyon Ekibi" ardından "Senseiler" ve sonrasında da değerli "Katılımcılar" olarak.


Kamp Organizasyon Ekibi

Bu ekibi bu yıl seminer sonunda katılımcılara tanıttık,bu etkinliğin bir kulüp etkinliği olmadığını sadece 5 kişinin ortak bir başarısı ve mücadelesi olduğunu göstermek adına buna ihtiyaç duyuldu diyebiliriz. Gene de  bilmeyenler için bir defa da buradan tanıtmakta yarar var.

Şemseddin Moldibi (4.Dan)
Metin Onarcan (3.Dan)
Ertunç Eryılmaz (3.Dan)
Akın Aşnaz (3.Dan)
Merve Giray (1.Dan)

Kamp bu yıl perşembe gününden itibaren aktif olarak başladı. Yani son dakikalar da 4 günlük bir seminer program oldu. Peki bu son dakika değişikliği daha önceden öngörülemiyor muydu? yada  bazı küçük aksaklıklar hiç yaşanmadan çözülemez miydi?

Size basit bir şekilde son kampın hazırlık safhalarını anlatayım;
Öncelikle bu kamp yakalaşık olarak 7 ay öncesinde planlandı.Tarih , spor merkezi , otel ...vb. Ardından saygıdeğer hocamız ile temasa geçildi. Kendisinden tarih için onay alındı. Kamp ekibi arasında yapılan toplantılar neticesinde uygun bir iş bölümü yapılarak çalışmalara başlanıldı. Kimimiz oteli , kimimiz spor salonunu aradı. İnternetten yabancı dostlarımıza ulaştık, davet ettik. Facebook ve internet sitemizi güncelleyip canlı tutmaya özen gösterdik. Sürekli olarakta hocamızla tüm bilgileri paylaştık.

Katılımcılar için 4 gün olan bu etkinlik aslında ciddi anlamda önemli bir proje bizler için. Belki de tüm bunlar sonucunda bizlerle birlikte olan hocalarımızdan birinin "Avrupa'da gördüğüm en kaliteli seminerlerden birini yapmışsınız" cümlesi bizi fazlasıyla mutlu etti.

Senseiler 

Sayın Livio Lancini (7.Dan Renshi)
Sayın Bernardo Cipollaro (5.Dan)
Sayın Tomaso Boscarol (5.Dan)
Sayın Christian Filippi (5.Dan)
Sayın Jim Gucciardo (5.Dan)

Bu yıl bizlere katılan senseiler adına da bir gelişme yaşadık.Geçen seneki ekibe ek olarak bu yıl aramızda eski İtalya Milli takım kaptanı Christian Filippi ve uzun bir süredir bizlerle birlikte kendosunu paylaşan çok sevip saydığımız sayın Jim Gucciardo da kampta yer aldılar.

Kampta Neler Yaşandı ?

Kamp programı 4 günden oluşmuştu. İlk 2 günümüzü İstanbul'un hem Asya, hemde Avrupa tarafındaki çalışmalarla zengin tutmaya gayret ettik.

1. Gün ;  İTÜ Kendo - Avrupa Yakası


Bu yıl başında kurulan "İTÜ Kendo Kulübü", ilk gün bu etkinliğe ev sahipliği yapabilme mutluluğunu yaşadı.
Güzel ve kesinlikle akılda kalıcı bir çalışmaydı. Elbette ki, çalışmadan sonra yemeğimizi de okulda yedik, Kuru+Pilav !

2. Gün; Boğaziçi Kendo - Asya Yakası

Bugün sabahı yoğun başladı.
Önce hocaları alıp kahvaltı ettik. Sonrasında Sultan Ahmed Meydanına doğru zorlu bir yolcuk yaptık.
Gün içerisinde Kapalı Çarşı'yı ardından da Yerebatan Sarnıcı'nı gezdik.
Burada Sayın Tomaso Boscarol ve güzel arkadaşı Cécile Roure aşağıdaki resmi çektirme konusunda çok ısrarcı oldular  :D  ( Amanın ... !!! )

Ardından bizlere çok sevdiğim dostum Pamir Kıraner eşlik etti. Konuklarımızı Eminönü'nde gerçekten de çok nezih bir bir lokanta da ağırlama inceliğini gösterdi. Boğaz manzarası ile birlikte restoranın eşsiz hizmeti ve Pamir arkadaşımızın hoş sohbeti ile gerçekten çok kıymetli bir vakit geçirdik.

Yemekten sonra Sayın Christian Fillipi ile de buluşunca tüm ekip olarak, "Boğaziçi Kendo Kulübü"nde hep beraber toplanma fırsatını yakalayabildik.
Hepimiz yorgun, hepimiz keyifliydik ancak Lancini Sensei'nin önderliğinde Kendo yapmak tüm yorgunluğu alıp götürdü.

3. Gün; Şarköy

Ufak bir aksilikle bile olsa Şarköy yoluna çıkabilmeyi başardık.  :)

Lancini Sensei tüm katılımcıları 3 farklı gruba ayırdı ;

Kyu'lar - Christian Filippi (5.Dan)
1.- 2. Dan - Bernardo Cipollaro (5.Dan)
3.- 4. Dan - Tomaso Boscarol (5.Dan)

Gerçekten çok başarılı bir organizasyondu. Kendi grubunda çalışan herkes çok memnun ve eğleniyordu.
3 saatlik bir Kendo çalışmasının ardından acıktığımızın en basit sinyali verilemye başlamıştı ( karnım gurulduyor sürekli )

Öğlen arası için Şarköy'ün en köklü otellerinden biri olan "Sedef Otel"e döndük. Tüm organizasyonu bu otel üzerinden gerçekleştirdik. Burası bizim herşeyimiz oldu. Gerçekten muhteşem bir konukseverlikle bizleri ağırladılar. Yemeğe geldiğimizde 60 kişiyi o kadar hızlı ve güzel bir şekilde ağırladıklarını görünce çok mutlu olduk.

Güzel ve lezzetli öğlen yemeğimizin ardından Spor salonuna tekrar geri döndük. Şimdiki programımız yaklaşık 3,5 saatlik bir çalışmaydı. Saatin bu kadar çabuk geçeceği aklıma gelmezdi hiç. Ancak her güzel şey gibi bu da bitti çabucak.

Otelimize döndüğümüzde "Havuz" bizleri bekliyordu. Güzel bir keiko'dan sonra havuz sefası gerçekten tek kelime ile "muhteşem" !!! Bir kaç dakika içinde kamp katılımcıları ya havuz içinde yada havuzun kenarındaki oturma alanı içerisinde yerini almış , gönüllerince sohbet ediyor ve günün keyfini çıkarıyorlardı.


Akşam yemeği de gerçekten gayet güzel bir şekilde hazırlanmış olarak önümüze geldi. Herşey o kadar güzel ve neşeli ilerliyor ki, sürekli "bir terslik olucak" diyip beklemekten sinir hastası olduk  :)

Yemeğin sonlarına doğru Pamir Kıraner "İleride lunapark var, hadi Langırt oynamaya. Ama FIRFIR YOK! " diyerek hepimizi bir güzel havaya soktu. Tomaso Boscarol yol boyunca "FIRFIR YOK" diyerek hepimizin bu konuda hem fikir olduğuna yada olması gerektiğini kafamıza sokmaya çalıştı ...... ama olmadı tabi  :)

Saat kaçtı hatırlamıyorum ancak, döndükten sonra da Lancini Sensei ile birlikte uzun uzun oturup sohbet etme şansını yakaladık.  Gece sohbetleri ...uuu... cidden çok faydalı.  :)

4. Gün; Şarköy

Sabah "Asakeiko" vardı. Ben gene nacizane g.tümü kaldıramadığım için gidemedim. Ama geri dönenleri büyük bir gururla balkonumdan selamlayarak karşıladım.  :)

Güzel ve lezzetli bir kahvaltı yaptıktan sonra Spor salonuna gittik. Bugün işimiz biraz daha zor. Bugün öğleden sonra Turnuvamız var. 

Bir gün öncesinden dağıttığımız "takımını kur" formlarının ardından, yanlış hatırlamıyorsam 12-14 takım çıkarmayı becerdik. Ama öncesindeki kendo çalışmasında gene bir gün önce olduğu gibi gruplara bölündük;

Kyu'lar - Bernardo Cipollaro (5.Dan)
1.- 2. Dan - Tomaso Boscarol (5.Dan)
3.- 4. Dan - Livio Lancini (7.Dan)

Kendi adıma söylebileceğim şey aslında çok basit "MUHTEŞEM". Bu camp her anlamda benim için ayrı bir sıçrama tahtası oluyor. Keşke bir yıl içerisinde bu kampı en az iki kere yapabilsek. Yada Lancini Sensei'nin bir şekilde beni evlat edinmesini sağlıcam.

Turnuva başladığında gayet başarılı bir açılış oldu. Başımızda yüksek seviyeli hocaların varlığı gerçekten her anlamda ortamın havasını değiştiriyor.2 adet Shiai-jo ile 12 adet hakem gayet başarılı bir şekilde tüm maçları yönetti. Turnuvaya katılan her sporcu ( hocaların varlığından kaynaklanıyor bence ) en güzel ruh halleriyle kendo bilgilerini paylaştılar ve mücadele ettiler.

Bu yıl takım kurma işini geçen senekinden biraz farklı tuttuk, bazı kurallar koyduk.Örneğin ;
Takım toplam "Dan seviyesi" 6 yı geçmeyecek.
Her takımda en az bir bayan/bay olucak
Her takım en az 2 farklı kulüp üyesinden oluşacak.

Peki neden bu kuralları koyduk ? Keyif ..... tabi ki değil. Bu kampın amacı sadece kendo yapmak değil ! Kendo paylaşmak, kaynaşmak.




Bu kampa gelen ve bizlerle Kendo paylaşan yerli ve yabancı tüm dostlarımıza,

ve

Bu kampa gelip bizlere tüm samimiyetiyle bilgilerini paylaşan ve başımızda duran ve kendisine yardımcı olan tüm hocalarımıza 

Sayın Livio Lancini (7.Dan Renshi)
Sayın Bernardo Cipollaro (5.Dan)
Sayın Tomaso Boscarol (5.Dan)
Sayın Christian Filippi (5.Dan)
Sayın Jim Gucciardo (5.Dan)

ÇOK ÇOK TEŞEKKÜR EDERİZ

:)



29 Mayıs 2013 Çarşamba

Merak Edilenler - No:7 Kyu / Dan Sınavları

Merhaba Arkadaşlar,

Bu defa sizlere en çok sorulan sorulardan birini açıklamaya çaba göstericem.

Soru : Kyu yada Dan Sınavları nasıl oluyor ?

Cevap :  Kimine göre kolay , kimine göre zor oluyor. Yaradanın bir hikmeti diyelim  :)

Zaman içerisinde bu soruyu o kadar çok duyduk ki, kendi sorduğumuz zamanı unutur olduk. Soranlara da yukarıdaki cevap gibi anlamsız cevaplar vererek beklentilerini azıcıkta olsa hüsrana uğrattık sanırım.
Ancak unutmamak gerekir ki, biz de ilk sorduğumuz da saf saf gelecek olan cevabı can kulağı ile bekliyorduk.

Kendo'ya gönül verenler , bir aşamadan sonra ilgili sınavları merak etmeye başlarlar.

Bu aşamada Kendocumuzun psikolojisini inceleyelim.

Kendocu Kyu Sınavına girecek !

İlk defa sınava girecektir. Ne olucağı , ne şekilde devam edileceği hakkında bilgisi yoktur. Varsa bile uçup gitmiştir. Kendisine sempai'leri tarafından bir sürü şey söylenmiştir. Hocası ise kendisinden en iyi performansı beklemektedir.

Ama aklından geçen tek bir şey vardır " LAN ! ".

Ufak Bir Bilgi : Kyu sınavları, konsept olarak aynıdır. Yani sizden "Kirikashi" ve "Uchikomi-keiko" yapmanız istenir. Netice çok başarılı ise, tüm bunların üzerine "gi-keiko" da yaparsınız. Bazı diyarlarda "ilk 3 kendo kata" da istenir.

Arkadaşımız neden "LAN !" dedi ?!?!?! .... Çünkü kafası çok karışık. Sınavı yönetecek olan arkadaşımız ona "Kirikashi"den sonra yapacağı "Uchikomi-keiko"ları söylüyor.

Önce Kirikashi yapacaksınız, biliyorsunuz bunu zaten. Sonra sırasıyla "Men", "Kote-Men", "Kote-Men-Do", "Men-Nuki-Kote", "Men-Nuki-Do" ve en son olarakta "Men" ile bitirip yerinize geçiceksiniz.

Bizimkinin kafası karışmış ama kendini tutamayıp sormuştur ; "Men-Nuki-Kote" nasıl yapılıyor ?"

Arkadaştan gelen cevap ; "Her zaman yapıyoruz ya !" der ve ters ters de bakar.

Sınava girilir, İlk çıkan iki kişi ilk etabı sorunsuz bitiriler, ancak ardından gelen "Uchikomi-keiko" biraz garip olur. Ardından gelenlerde bu aşamayı söylendiği gibi yapmaya çalışır. Veeeeee......... Sınav başkanı sınavı durdurarak şu sözleri kibarca söyler "SİZ NE YAPIYORSUNUZ ?"   :)

Haliye sınavı yapan arkadaşlar, kendilerine söylenenleri aktardığında, tüm gözler "Sınavı yöneten - Rumuz : Mustafa"ya döner.

Sevgili sempai'm bize "Kote-Nuki-Men" yerine o anın yada sabah mahmurluğunun etkisiyle "Men-Nuki-Kote"yi kakalamıştır.

İşin ilginç yanı ise, o gün sınava giren hemen hemen herkes bu tekniği bir şekilde de olsa yapabilmiştir.  :)
(Böylelikle bende buradan kendi kyu sınavı anımı sizlerle paylaşmış oldum )

Uchikomi-keiko'nun içeriği değişebilir.  Ancak genel olarak yukarıda saydığım şekilde yaptırılmaktadır.
Ancak ben kendi adıma 1.Kyu seviyesine gelmiş olan kendocuların "kata" göstermelerini tercih ederim.

Ve bence en stresli sınavlardan biri kesinlikle "Kyu Sınavı"dır. Adamı delirtebilir."Acaba kaçıncı kyu olucam?", "Aynı kyu da kalmam umarım" .... vb. bir sürü düşünce dolaşır kafada ve stres yaratır.

Ülkemizde Kyu sınavları bir çok ülkede olduğu gibi "Neysen osundur" mantığına göre yapılmaktadır. Yani sınava girdiğinizde seviyeniz hangi "Kyu" derecesinde ise, o dereceyi size veriyorlar, "Hayırlı uğurlu olsun" diyorlar.
Ancak bunun dışında da sistemler var, örneğin en çok bilineni Almanya'dır.
Sistemleri bougu giymeye başladıktan sonra ki ilk sınavdan sonra her 6 ayda bir düzenlenen "Kyu Sınavları"na girerek teker teker seviye atlamaya yöneliktir. Yani ilk sınava girdiğinizde 5.Kyu olursunuz , 6 ay sonraki sınavda uygunsanız 4.Kyu , daha sonraki 6. ay da 3.Kyu...... ve 3 yılı geçirdiğinizde bi bakmışsınız ki Terminatör bir 1.KYU karşımızda duruyor.  :)

Kendocu Dan Sınavına girecek !

İlk Dan Sınavı ... uuu.... gerçekten büyük bir heyecan fırtınası !
Kyu sınavının başarısının hemen arkasından gelinen nokta "Dan Sınavı" oluyor arkadaşlar. Bu bir anlamda ( en azından benim için ) "Kendo'ya başlamak" demek.

Peki bu sınavda neler yapılıyor ?
Bu sınavı Türkiye'de veya aynı sistemi benimsemiş diğer ülkelerde girerseniz şayet ; 2 adet yaklaşık 1 dakikalık Gi-keiko yapmanız bekleniyor öncelikle. Bu bölüm sınavın ilk aşamasıdır. Ola ki , başarılı olursanız sizi ikinci bölümde "Kendo Kata" ile bir sonraki aşamaya davet edeceklerdir.

Ancak bazı ülkelerde sistem az bucuk farklıdır. Sınavın ilk aşaması "Kirikashi" olarak başlar, ardından "Gi-keiko" ve "Kata" takip eder.

"Yahu Kirikashi neden yapıyoruz ki yine ? bu kyu sınavı değil ki" diye sorabilirsiniz tabi ki !
Benim cevabım ise "sus ve ne isteniyorsa yap"   :)


Gelelim "Kyu" veya "Dan" sınavları ile ilgili sorulara ;

* Bir kyu sınavına en fazla kaç defa girebilirim ?
 Bunun için bir limit söz konusu değildir. Ancak mümkünse az girecek şekilde çok çalış.

* Daha önceden alınmış olunan kyu seviyesi geri alınır mı ?
Bunun ile ilgili hiçbir duyum almadım henüz. Olsa ilk bana söylerler zaten  :)

* Kyu sınavına girerken bir ücret ödüyormuyuz ?
Bu sınav için herhangi bedel ülkemizde alınmamaktadır.Başka bir yerde de alındığını henüz duyamadım.

* Kyu sınavından "1.Kyu" seviyesine gelince hemen Dan Sınavına girebilir miyim ?
Maalesef 2 aylık bir bekleme dönemi sisteme girmektedir.
Yani bu demek oluyor ki, Kyu sınavını Dojo Eğitmenleri yapsa bile, sonuçlarını ilgili ülke temsilciliğine bildirmekle yükümlüdürler. Bu işlem yapılmadığı takdirde, sınav için gittiğinizde sınavı yapan kurum "size ait bir belge bulunmamaktadır" veya "hayırlı günler, iyi yolculuklar dileriz" gibi cümlelerle size yolu gösterirler.

* Dan Sınavından geçemedim, bir sonraki sınav için ne kadar beklemem gerek ?
Herhangi bir bekleme süresi bulunmamaktadır. Yani ertesi gün başka bir sınava girebilirsiniz. Tabi gene kalmayacağınıza eminseniz !

* Dan Sınavı için ücret ödüyor muyum?
Evet, bi zahmet artık para ödeyiver. Bu noktada tüm sınav ücreti tek seferde alınmamaktadır.
Temel olarak sınava girebilmek için bir ödeme yapıyorsunuz, ardından başarılı olursanız bir de sizden ödemenin ikinci bölümünü rica ediyorlar.

* Dan Sınavını geçtim  :)  Bundan sonraki işlemler nelerdir ?
HAH ! ... Öncelikle tebrik ederim  :)

Bundan sonra sınavı yapan ilgili kurum ( bizler için "Kendo Derneği", Türkiye'yi EKF'de temsil etme yetkisi bulunan kurum ) size ;
1 adet Dan Sınavı başarı belgesi olarak DİPLOMA.
1 adet Dan Sınavlarınızın tarihleri ve tüm detaylarının yazdığı , EKF'den verilen "Dan Defteri"ni verir.
( Elbetteki Dan Defterini EKF yollayınca verecekler, hemen değil !  )
Ardından , (burası en güzel bölümü) adnızı EKF'nin sayfasında görebilmeye başlayacaksınız.

Tüm Avrupa'yı görmek için ;  http://www.ekf-eu.com/person_grade.cfm
Türkiye'deki Dan Seviyeleri için ; http://www.ekf-eu.com/countrypersons.cfm?countryId=38


* Ben Dan Sınavına ne Türkiye'de ,ne de Avrupa'da girdim, EKF listesinde adım nasıl yazacak ?
Güzel kardeşim, sınava girdiğin yer neresi olursa olsun, yukarıda saydığım şeylerden en az bir tanesini verecektir. hatta % 99 sana bir "Diploma" verecektir.
O zaman sana verilen Diplomayı bi zahmet bağlı bulunduğun kuruma göster yada onaylat ki, bu kurumda senin adını EKF listesine kayıt ettirebilsin.

* Bilmem neredeki hoca 5.Dan'mış, ama EKF listesinde göremedim, nasıl emin olurum doğruluğundan ?
Zor soru cidden, eğer "Kendo/Iaido/Jodo" displinlerinden her hangi biri için  elinde en güzelinden "Dan Diploması" varsa ve bunu gösterebiliyorsa bence bir sorun yoktur.  :)
Ama gösteremiyor, her hangi bir adreste veremiyorsa kayıt için ! ... hmm ... o zaman oturup bi düşünmek gerek bence !

* 1.Dan Sınavımı geçtim, ne zaman giricem 2.Dan Sınavına ?
Kendo, Iaido ve Jodo için belirlenen ( en azından ben sadece bu üç disiplininkini biliyorum ) zaman düzenlemesi aşağıdaki gibidir ;

1.Dan - 2.Dan arasında ; 1 yıl
2.Dan - 3.Dan arasında ; 2 yıl
3.Dan - 4.Dan arasında ; 3 yıl
4.Dan - 5.Dan arasında ; 4 yıl
5.Dan - 6.Dan arasında ; 5 yıl
6.Dan - 7.Dan arasında ; 6 yıl
7.Dan - 8.Dan arasında ; 10 yıl doldurmuş olmanız gerekmektedir.

Not : Sistem "gün" olarak değil, "ay" olarak hesaplamaktadır. Yani ;
10 Mart 2009 tarihinde 4.Dan sınavına girdiyseniz, "... Mart 2013" tarihinde sınava girebilirsiniz !


Şu an için aklıma gelenler bunlar, zahmet edip okuduğunuz için çok teşekkür ederim.

Saygılarımla


3 Mayıs 2013 Cuma

"Kyo-Ku-Gi-Waku"

Merhaba Arkadaşlar,

Bu sefer ki yazımda sizlere başlıktan da anlayacağınız üzere , anlamadığım birşeylerden bahsedicem.
(İlk okuduğumda "kimbilir ne yazıyor?" diye düşünmüştüm de )

Sonrasindaki cümleyi de okumayı akıl edince anlamlı olabiliecek bir şeyler çıktı ortaya.Merak edenler için hemen yazayım "Tereddüt ettiğimde Süpriz bir şekilde Korkucağıma dair Şüpheleniyorum" !!!    :)

Şaka bir yana, "Kyo-Ku-Gi-Waku" aslında Kendo'daki 4 büyük tehlikeyi bizlere söylemektedir.
Nedir bunlar ;

* Sürpriz
* Korku
* Şüphe
* Tereddüt


Her biri ile ilgili kendi fikirlerimi yazmadan önce , hepsi için ortak olan görüşümü paylaşmak isterim.
Kendo, içinde çok büyük bir dünya ve şu anda anlamaya yetmeyecek kadar çok fikir barındıran bir Disiplin.
Yukarıda saydığım "4 Büyük Tehlike" için ise, sanırım çoooook uzun bir süre de aşamayacağım, ancak belki etkilerini hafifletmek adına çabalayacağım konular.

Gelin bu konulara tek tek bakalım ;


Sürpriz ;

Kendo'nun güzelliklerinden biri de bu olsa gerek sanırım . Bir bilinmezlik , bir gizem, garip bir umut var.
Yapmış olduğunuz karşılaşmayı kazanabilirsiniz de, kaybedebilirsiniz de.
Ancak nasıl ki rakibiniz sizin bir sonraki hamlenizi bilmiyorsa, aynı şey sizin içinde geçerli ( siz eminim ki kendi hamlenizi biliyorsunuzdur, ben burada rakip sizinkini bilmiyordur demek istedim ).
Haliyle karşınızdaki rakip "kapalı bir kutu" gibidir. (Yanda resmi var, vesikalık çektirmemiş)

"Beklenmeyeni beklemek" ... bu bana göre biraz zor bir sonuç. Neticede 10 yıllık Kendo geçmişim içerisinde çok çılgın deneyimlerim olmadı ki  kendi kendime "Göreceğim daha hiçbir numara kalmadı" diyebileyim.
Haliyle her antrenmanda bile yeni şeyleri keşfedebiliyorum. "Sürpriz" önemli bir tehlike belki ama en kötüsü değil.













Korku ;

Kendo içinde nelerden korkarız ?

Kaybetmek ? Kazanmak ? Utanmak ? Bilmediğimiz  teknikler ? Bildiğimiz teknikler ? .... höh çok şey var bee.
Ben kendi adıma hocalarımın önünde tüm çabamı gösterememekten çok korkuyorum. Sanırım bu korku yüzünden bugün neredeyse 1 yıla yakın bir süredir omuz sakatlığımı çekiyorum.

Kendi korkunuzu bulun ve üstüne gidin. Kaçacak pek bir yer yok, o yüzden erkenden yüzleşin.



Şüphe ;

Bu ne yaa ?!?!?!? Bunu nasıl açıklarım bilemedim... eee.. heh , buldum galiba  :)
Ne zaman "Şüphe" ederiz ?  ... sanırım buna farklı bir bakış açısıyla yaklaşıcam kusura bakmayın. Örneğin ;
Takım maçına çıkıyorsunuz ve 1. kişisiniz, karşınızda hiç tanımadığınız ancak iri kıyım bir rakip var ! .. hah. işte şimdi şüphe edebilirsiniz. "Lan ... neden ilk ben ölüyorum? " diye  :)     ... olmadı mı ?

Şüphe, Kendo yaparken size belki de en büyük kötülüklerden birini yaptırtır ; "Kararsız" bıraktırır !
Kararınızdan emin olmazsanız zaten ne yaparsanız yapın sonucundan büyük bir başarı beklemeyin. Kendo'nun bize kazandırmaya yardımcı olduğu konuların belki de başında "karar alabilme" yer almaktadır. Şüpheniz varsa , aldığınız kararın gücü ve netliği bir hayli zayıflar.



Tereddüt ;

Soru : " Tereddüt edersem ne olur ? "
Cevaplar : "Men olur" , "Kote olur" , "Do olur" hatta inanmazsınız ama "Tsuki bile olur".

Haliye yukarıdaki sorunun cevaplarından anlayacağınız üzere sonuç bir hayli net.
Hangi tekniği yapmak isterseniz isteyin Tereddüt ettiğiniz anda rakibin shinai'sinin soğuk nefesini (rüzgarıda olabilir bu ) uygun bir yerinizde ( men, kote,do ve tsuki tabi ) hissedeceksiniz.

Bir önceki "Şüphe" başlığında da dediğim gibi "Karar alabilme" her zaman en önemli konulardan biri olabilir , ancak diğer bir yandan o kararı sonuna kadar uygulayabilmekte ayrı bir önem taşımaktadır.



Yazılarımı okuduğunuz için teşekkür ederim.  :)

Saygılarımla





19 Nisan 2013 Cuma

2013 EKC ve Milli Takımımız

    25th EKC  - Berlin 


Merhaba Arkadaşlar 

Geçtiğimiz haftasonu bir heyecan içerisinde PC karşısına geçtik. Büyük bir çoğunluğun bildiği üzere geçtiğimiz haftasonu 25. European Kendo Championship , yani kısaca "EKC" vardı.
Bu yıl ki "EKC" Almanya'nın Berlin şehrinde gerçekleşti.

30 Ülkenin katıldığı turnavaya , yaklaşık 300 sporcu ülkelerini temsil etme gururunu yaşadı.
Turnuva ile ilgili tüm detayları : http://ekc2013germany.de  sitesinden elde edebilirsiniz. Bende buraya yazdıklarımı oradan aşırdım zaten  :)

Türkiye resmi olarak 2004 yılında Macaristan'da yapılan 19. EKC turnuvasıyla bu zorlu maratonda yer almaya başladı.
2004 EKC TAKIMIMIZ

Ayaktakiler (soldan sağa) ; Leyla Kerimol (1.Dan), Ertunç Eryılmaz (1.Kyu), Kemal Demirkan (1.Dan), Akın Aşnaz (1.Kyu), Serbülent Turan (1.Kyu)
Oturanlar (soldan sağa) ; İmre Sipahi (2.Dan), Egemen Dpğan (1.Dan), Mustafa Özbiçer (1.Dan)                                                

Yukarıda görmüş olduğunuz resim arşivlerimde bulunan belki de en değerli resim sayılabilir. Geçmişimizi hatırlamak , günümüzü ve geleceğimizi şekillendirmek adına önemli bir ipucu olmaktadır.

2004 yılından günümüze kadar ülkemizi temsil edebilmiş olan tüm arkadaşları buradan yazamıyorum , lütfen kusura bakmayın. Ancak her birine çok çok TEŞEKKÜR EDERİM.

2013 EKC TAKIMIMIZ
Soldan sağa ; İmre Sipahi (5.Dan), Zümrüt Kılıç (2.Dan), Bulut Akmenek (3.Dan), Yudum Pekuysal (2.Dan), Burak Tekelioğlu (2.Dan), Hümeyra Cansız (2.Dan), Mehmet Hoşgöz (3.Dan), Cihan Engin (4.Dan), Sevgili Hocamız Sn. Keisei Takashima (6.Dan), Ahmet Batmansuyu (4.Dan).

Hemen bu noktaya bir şeyler eklemek isterim ki, 2013 EKC takımızı temsil eden 4 arkadaşımız , turnuva sonrasında yapılan "Dan Sınavın"dan başarıyla geçmiştir ;

Mehmet Hoşgöz , 4.Dan
Hümeyra Cansız , 3.Dan
Zümrüt Kılıç , 3.Dan
Burak Tekelioğlu , 3.Dan

Her bir arkadaşımızı TEBRİK EDERİM.


Şampiyona ile ilgili olarak basit bir kaç ayrıntıya girmek istiyorum.

Junior Takımlarda : 10 Ülke
Bayanlar Takımlarda : 18 Ülke
Bay Takımlarda ise : 28 Ülke

Junior Bireysele : 42 Kişi
Bayan Bireysele : 81 Kişi
Bay Bireysele ise : 129 Kişi katılmıştır.

Türkiye ise bu yıl ; 6 erkek ve 3 bayan sporcu ile ülkemizi temsil etmiştir.


Sonuçlara gelecek olursak ;

Junior Takımlar ;
1.si - Fransa
2.si - Romanya
3.leri - Macaristan ve İtalya

Junior Bireysel ;
1.si - Fransa / Abou El Seoud G.
2.si - Romanya / Chirea V.
3.leri - Fransa / Thivolle E. ve Rusya / Kim D.

Bayanlar Takımlar ;
1.si -  Almanya
2.si - Fransa
3.leri - Hollanda ve Macaristan

Bayanlar Bireysel ;
1.si - Almanya / Fadai S.
2.si - Hollanda / Van Der Woude S.
3.leri - Sırbistan / Momcilovic A. ve Macaristan / Böviz M.

Erkekler Takımlar ;
1.si - Fransa
2.si - Belçika
3.leri - İspanya ve Macaristan

Erkekler Bireysel ;
1.si - İtalya / Gianetto G.
2.si - Fransa / Nakabayashi K.
3.leri - Macaristan / Dubi S. ve Büyük Britanya / Fisher A.


Açıkcası benim bu turnuvadaki favorim "Macaristan"dı. En son İtalya'da gerçekleşen "Dünya Kendo Şampiyonası"ndaki başarılarından ( Dünya 3.sü oldular ) bu yıl kendilerinden ciddi bir başarı bekliyordum.
Oysa ki kuru kuru "Junior Bireysel" hariç , tüm branşlarda 3. olabildiler..... hıh ! Şaka bir yana Macaristan takımı uzun bir süredir tüm Avrupa tarafından ilgi ile izleniyor.

Ancak mümküse Fransa'yı unutmayalım. Erkek Takım ve Junior branşlarında toplam 3 adet birincilik aldılar, Bayanlar Takım ve Erkekler Bireyselde 2 tane ikinicilik , bu da yetmiyormuş gibi bir de utanmadan Junior Bireysel'de 1 tane üçüncülük alıp eve döndüler. Ayıp yahu !

Almanya , ev sahibi ülke olarak yalnızca Bayanlar katagorilerinde öne çıkabildiler, Bayanlar Takım ve Bireselde aldıkları 2 tane birincilik önemli bir başarıydı.

Peki Türkiye ne yaptı diyorsunuz ?

Maalesef bir "Junior Takımı" yada en azından Bireysel'e sokabileceğimiz bir "Junior"ımız yok. Haliyle o bölüm hakkında konuşabileceğimiz pek birşey yok. Dilerim ki, önümüzdeki yıllarda ardımızdan gelecek olan ve bu branşlarda yarışacak kardeşlerimizi büyük bir keyifle izleme şansımız olur.

Bayanlar Takımımız , Güçlü Fransa ve Rusya ile aynı grupta yer aldı. 3 bayan arkadaşımız çabalamalarına rağmen bu yıl gruptan çıkma şansımız olmadı.
Ancak Bayanlar Bireysel'de Hümeyra Cansız arkadaşımız kendi havuzundan çıkarak bir üst turda yarışmayı hak etti. Kendisini tebrik ederim.

Erkekler Takımımız, Ev sahibi Almanya ve Çek Cumhuriyeti ile aynı havuzda yer aldı. Almanya maçını izleyemedim ne yazık ki , sanırım C Shiai-jo da maçlarını yapmışlar. Muhteşem kamera sistemi o shiai-jo'yu izlememize olanak sağlamadı. Yalnızca Çek Cumhuriyeti maçımızı izleyebilme şansına sahip olabildim.3 Beraberlik ve 2 malibiyet ile kendi havuzumuzdan çıkamadık.
Ve yanlış bilmiyorsam Bireysel karşılaşmalarından da iyi bir netice alamadık.

Bu sonuçları düşünecek olursak, bana göre zaman içinde istediğiimiz başarıları yakalayacağımıza inanıyorum.
Biz yeter ki, hep birlikte çalışıp , elimizden gelenin en iyisini yapalım.



2013 EKC'de bizleri temsil eden ve bayrağımızı taşıyan tüm arkadaşlarımıza ÇOK teşekkür ederim.


Saygılarımla



31 Mart 2013 Pazar

İstanbul Dostluk Kupası

Merhaba Dostlar,

Bu sefer ki yazımda sizlere yukarıdaki güzel resimden de anlayacağınız üzere, güzel ve faydalı bir etkinlikten söz etmek istiyorum.

"İstanbul Dostluk Kupası"
( Resmi ahaa aşağıdaki gibidir )

Merak edenler için açıklayayım. "İstanbul" kelimesi , ne bu etkiliği düzenleyen kulübe aittir, ne de sadece bu şehirde yaşayanlara ait bir turnuva izlenimi vermesin.Bu sadece turnuvanın düzenlendiği şehri belirtmek adına eklenmiştir.

 Gelelim turnuva ile ilgili diğer bilgileri ve benim kişisel izlenimlerimi paylaşmaya ;

Turnuva Türkiye'deki her seviyeden Kendocu'ya açık bir etkinliktir.

Temel amacı Kendo'yu paylaşmak, öğrenmek, daha çok öğrenmek, mümkünse  eksiklerimizi ve bilmediklerimizi bilenlerin yardımıyla tamamlamaktır.



2013 yılının Ocak ayı itibaren ve 12 aylık bir maratonun sonunda üstte görmüş olduğunuz kupa sahibini bulacaktır.

Her ay yapılan müsabakalar sonunda ilgili ayın birincisinin adı kupada yazılı olacaktır.
Kupayı kazanmanız için gerekli olan tek şey, en çok sizin isminizin o kupa üzerinde yazıyor olmasından geçiyor.  :)

Şu 3 ay sonunda kupaya adını yazdırabilen arkadaşlarımızın isimleri aşağıdaki gibidir ;

Ocak Ayı Birincisi : Egemen Doğan
Şubat Ayı Birincisi : Tunç Tandoğan
Mart Ayı Birincisi : Ertunç Eryılmaz

( Önümüzdeki aylarda sürekli benim adım yazacağı için çok sorun yok bu isimleri paylaşmakta .. hihihijiji , ayy gülemedim )

Peki turnuva ne şekilde bir sisteme sahip ? bunu size hemen açıklayayım.
Turnuva kuralları ve yapısı aşağıdaki gibi işlemektedir.

  • Öncelikle grup maçları yapılmaktadır. Katılımcı sayısına göre 3'erli veya 4'erli gruplardan kaç grup oluşabiliyorsa , bu grup sayısı ve grup kişi sayısı belirleniyor.
  • Ardından pek sık görmediğiniz bir şey yapıp, görevli masasına giderek bir tane "kağıt" çekiyorsunuz. Kağıdı açtığınızda bir numara göreceksiniz. Bu sizin hangi grupta ve kaçıncı sırada adınızın yazılacağını belirtiyor.
Tüm bu işlemler en fazla 4-5 dk sürüyor. Yani ne büyük bir teknoloji gerekiyor, ne de çok büyük bir organizasyon ağına ihtiyacınız var.
  • Grup maçları 3'er dakikadan ve İppon ( yani tek sayı ) üzerinden yapılmaktadır. Grup maçları sonunda her gruptan çıkan 1. ve 2. olan Kendocular diğer gruplardan çıkanlarla eşleşmektedir.

  • Grup maçlarından sonraki tüm maçlar 4 dakika ve sanbon ( yani üç sayı ) üzerinden değerlendirilmektedir.
Hakemler, bu konu bence turnuvanın en can alıcı noktası. Netice de burası Japonya değil, yani ne her hafta bir şehirde turnuva var ne de dilediğimiz zaman gidebileceğimiz bir hakemlik semineri mevcut. Haliyle bu aşamada turnuvaya katılan tüm 1.Dan ve üzeri sporcuların katılımı ve hoşgörüsü büyük önem taşımaktadır.
Kısacası ;
  • Turnuva hakemleri, katılımcılar arasından ve 1.Dan üzeri Kendoculardan seçilmektedir.
Hal böyleyken , bu etkinliğe katılım gösteren tüm Kendocular , hem yarışma fırsatı hem de hakem olabilme şansı yakalamış olmaktadırlar. Bana göre bu önemli bir nokta ! Neden mi? ... Çünkü hiç hakemlik tecrübesi olmayan bir yarışmacının ( özellikle ülkemizdeki bu durma vurgu yapmak istiyorum ) , internet üzerinden yada şanslıysa gidebildiği turnuvalardan izlediği karşılaşmalar neticesinde uzaktan başka hakemleri yargılaması çok acı verici ve kolay bir yargı olmaktan öteye gitmemektedir.

Kendo üzerine çok şey görmüş, okumuş veya izlemiş olabilirsiniz. Ancak, bana göre konuya hakim olabilmenizin bir diğer önemli noktası , biraz sorumluluk ve karar alabilme yetisini de taşıyabilmekten geçmektedir.

Netice de, umarım bu etkinlik güzel bir örnek olarak bir çoklarının da ortaya çıkmasına vesile olur. Böylelikle hem bizlere hem de ülkemizdeki Kendo'nun gelişmesinde ve tanıtılmasında büyük bir yarar sağlar.

Unutmayın "Kendo paylaştıkça gelişir" !     


Saygılarımla




2024 Edinburgh Kendo Seminar - Sakın Kaçırmayın !!!

Merhaba Arkadaşlar, Bilen veya araştıran arkadaşlarımızın severek takip ettiği çok keyifli bir kaç blog'tan biri olan '' Kenshi ...