9 Aralık 2013 Pazartesi

Thessaloniki Cup 2013

Merhaba Arkadaşlar,

Yunanistan'ın Selanik (Thessaloniki) şehrinde 29 Kasım 2013 tarihinde gerçekleşen ve 7.'si düzenlenen " Thessaloniki Cup" etkinliğine katılmış bulunmaktayız, valla !

Toplam 11 ülkeden temsilcinin bulunduğu bakanlar kurulu to.... bu ne bee... neyse, toplam 11 ülkeden Kendocunun katıldığı etkinlikte, ev sahibimiz Sayın Konstantinos Matzaras muhteşem bir çalışma göstermiştir.

Etkinliğin içeriği ; Seminer , Turnuva ve Dan Sınavı olarak belirlenmiş.

Bizde "bu üç etkenden faydalanalım bari" diyip gitme kararı aldık Bence de iyi yaptık.



Thessaloniki Cup etkinliğinin baş hocası olarak Malta'dan Sayın Paul Budden 7.Dan Kyoshi yönetti. Diğer hocalar ise sırasıyla ;

Hendricks Serge 7.Dan Renshi
Michel Guentleur 7.Dan Renshi
Mourtarde Silvian 7.Dan Renshi
Kurogi Yoshinobu 7.Dan Renshi
Tibor Barany 7.Dan Renshi
Matsuda Kazuyo 6.Dan Renshi
Ferenc Kovacs 5.Dan
Nagano Kayoko 5.Dan


Peki herşey nasıl başladı ?  başımızdan neler geçti ?

Açıkcası herşey başımın altından çıktı desem yeridir. Kendi sınavım için (4.Dan Sınavı) yer bakınırken, İlk olarak Boğaziçi Kendo Kulübü'nden Sayın Egemen Doğan hocamız , ardından da Yunanistan'dan süper dostumuz Sayın Elias Papachristos (4.Dan) , günümüzün 1 numaralı iletişim aracılığı olan Facebook ile etkinliğin haberini verdiler.

Önce basit bir matematik hesabı yaptım hızlıca "2+2=4 ... 4x9=45" .... sonra bu hesaplar saçma gelince işin maliyet hesaplarını yapayım dedim. Neticede İstanbul'dan Selanik ne kadar pahalı olabilirdi ki ?

Hemen ilgili uçak şirketlerine baktım .... uuuu şahane 270,00 tl. (gidiş-dönüş)
Ardından olası aksiliklere karşın otobüs fiyatına baktım .... gayet güzel 208,00 TL  (gidiş-dönüş)
Olmaz ya hiçbirini bulamazsam diye günlük bisiklet kiralamalara baktım .... 25 TL (günlük), gerçi bu sonradan çok saçma geldi.

Tamam, o zaman Selanik'e gidiyorum dedim.. kendime dedim .. kendim de bana cevap verdi " belki başkaları da gelmek ister, sorsana diğer arkadaşlarına da ulan" . kendi kendime çok hak verip hemen arkadaşlarıma etkinliği haber verdim.

Ben ve benimle birlikte hareket eden 1.Kyu öğrenci grubumdan toplam 5 kişi konuya hazırlanmaya başladılar. Boğaziçi Kulübü'nden 2 kişi , AKİ'den 2 kişi ve İstanbul Kendo Kulübü'nden 2 kişi de bizlere katılam kararı aldı.

Ancak sonrasından İstanbul Kendo Kulübünden arkadaşımızın acil bir konuda sorunu çıkınca sayımız 1 kişi düştü. Bu da yetmiyormuş gibi, Yunanistan BaşKonsolosluğu bu kadar adam varken içimizdeki en olmayacak adama "gösterdiğiniz sebep ve belgeleriniz inandırıcı bulunmamıştır" yazsını eline vererek 1 kişiyi daha grubumuzdan ayrımıştır. Tebrikler valla.



Neticede Giden Kafilemiz En Son Aşağıdaki Şekilde Hareket Edebilmiştir ;

Akın Aşnaz  - SoShinKai Dojo
Ezgi Şan  - SoShinKai Dojo
Deniz Yenidoğan  - İ.T.Ü Kendo
Sercan Çıkıntoğlu  - İ.T.Ü Kendo
Merve Giray  - Boğaziçi Kendo
Asrın Sustam  - Boğaziçi Kendo
Oğuz Yücel  - İstanbul Kendo
Ali Barış Öztürk  - AKİ
Hande Öztürk  - AKİ

Bir takım aksilikler sebebi ile uçak biletlerimizi alamadık, haliyle bir sonraki seçeneği seçme kararı aldık. Yani otobüs !
Ankara'dan katılan arkadaşlarımız uçak ile yolculuk yapacaklarından, bizler 7 kişi olarak otobüsden yerlerimizi ayırttık. Sanırım en neşeli otobüs yolculuklarımdan birini yaptım. Çocukluk yıllarımdan ( geçen hafta oluyor bu ) yana uzun süredir ilk defa karayolu ile yurtdışına çıkış yapıcağım.

Metro Turizm'in Selanik seferi için o gün bize tahsis ettiği araç şansımıza çift katlı çıkınca da tam cümbüş oldu diyebiliriz. Koca otobüs de sanırım toplasanız 20 kiş yoktur. Nasıl da yayıla yayıla gittik anlatamam.

Doğrusunu söylemek gerekirse İstanbul'dan İpsala Sınır Kapısı'na ulaşmamız çokta uzun sürmedi. Sınır kontrolünde önce Türk kapısı tarafında çıkış işlemlerinizi yaptırmanız gerekiyor. Bu işlem için eğer daha önceden aldığınız "Yurtdışı çıkış Pulu" isimli pul yoksa oradaki vezneden hemen alabiliyorsunuz ve işleminiz bitiyor. Bagaj kontrolü gibi durum oluşmadı. Sonrasında sizi "Duty Free" mağazasının önüne alıyorlar. Sapıtıp bir kaç yolluk çikolata , şeker filan alıp otobüse döndük.Yunan sınır kapısında işlemlerin başlangıcı gene benzer , önce pasaportlar toplanıyor. Otobüsden indiriliyorsunuz, o arada bir görevli otobüs ün içini geziyor.

Görevli polis memuru tipinize , hal ve tavırlarınıza bakarak "seni seçtim pikachu" diyerekten bagajlarını açmanı istiyor. Bizde de haliyle bougu çantaları ve Shinai çantaları mevcut. Bougu çantaları normal valiz gibi göründüklerinden sıkıntı yaşatmadılar , ancak shinai çantaları bir hayli dikkat çekti diyebiliriz.

Benim yıllar önce annem ile birlikte diktiğimiz "Jumbo Shinai Çantası"nı görünce "açın bunu içine bakıcam" dedi. Otobüs şöförü önce olayı düzgün ya anlayamadı yada kavrayamadı ki biz bi telaşlandık. ardından jeton düşünce şöförün "bunlar bahsettiğimiz sporcu grup" dedi. Polis memuru bir an vazgeçicek olduysada topluluk önündeki otoritesinin sarsılacağı konusunda telaşlanıp "bunun açılmasını istiyorum" dedi. Açtık bizde !

Ne mi buldu ?!?!? ... Shinai çantaları ve içlerinde Shinailer !

Şöyle bir eline aldı shinai'yi bakındı bakındı sonra "bıçak bunun neresinde" diye sordu. Haklı tabi, şöför 10 dakikadır yanımızda adama "bunlar kılıç" diyor. bizde hiç panik yapmadan hemen oradan farklı yönlere doğru kaçmaya başaldık .... yok yahu. efendi birer türk evladı gibi açıklayıp , içlerinde bıçak olmadığını ifade ettik. Görevli memur da bize "tamam , araca geçebilirsiniz" dedi. konu kapanadı.


Selanik il sınırlarına giripte Metro Turizm'in tesislerine varınca kendi adıma biraz rahatladığımı hissettim. Hemen organizasyon işlerinden sorumlu süper arkadaşımız Konstantinos'u aradık. Bizi alıp kendisine ait olan Yudokan Dojo'ya götürdü.

Arkadaşlar burada ufak bir detaya girmek istiyorum. Bizler yaklaşık 16 milyon insanın bulunduğu bir şehir olan İstanbul'da yaşıyoruz. Bugün bir çalışma mekanı bulmamız ne kadar zor, bir çok arkadaşımız bunun farkında. Ne yeterli spor salonu var ne de binalarımız buna dönüştürebilmek için uygun.

Oysa Selanik'te hemen hemen her binan altı bu ve benzeri konular için gayet müsait. Kimisi 6 mt ykseklikte iken kimisi 8 mt. yükseklite girişleri olan binalardan oluşuyor. Yani aynı sokağa manyaksanız 5-6 tane dojo açabilirsiniz. N eyalan söyleyim , adamlara çok imrendim.


YUDOKAN DOJO

Çok hoş bir girişi var. Güzel bir gülümseyişi olan son derece neşeli bir bayan arkadaşımız sizi karşılıyor. Sağ tarafta erkek soyunma odası ve duşlar. Sol tarafta ise dojo girişini ile bitişik bayan soyunma odası ve duşları var. Bu giriş bölümünde duvarlar bölüm bölüm ayrılmış durumda, çünkü bu dojoda sadece kendo yapılmıyor. Iaido, Jodo, Aikido, Hapkido, Teak Wan Do da yapılıyor. Ve duvarların en üst noktalarında bu branşlara ait diplomalar süslüyorken , hemen altlarında branşlarına göre kulübün öğrencilerinin çeşitli fotografları süslüyor.

Dojo 2 katlı. Alt katının zemini komple tatami kaplı. Duvarlarda JO ve BOKKEN'ler , çok güzel resimler asılı.. Üst katta ise alt kata göre daha küçük duruyor. Ancak 2 bölümden oluşuyor. Kardio bölümü ve sanırım teak wan do çalışanlar için özel ekipmanlar bulunduğu bölüm.



Biz dojoya gelir gelmez şeyalarımızı uygun bir odaya bırakıp Selanik şehrini keşfetmek için dışarı çıktık. Neticede organizasyon programına göre ilk çalışma bulunduğumuz gün olan perşembe günü akşam 20:00 de olucaktı.

Selanik şehri "İzmir"e benziyormuş. En azından ekibimizdeki 2 izmirli ( biri çakma izmirli ) arkadaşımızın sözleri bunlar. İzmir'e benziyorsa neden izmir'e gitmedik o zaman ?!?!??!

Şaka bir yana, evlerin yüksekliği en fazla 5 katlı, ancak büyük çoğunluğ 3 katlı. Bildiğiniz yazlık evler gibiler. Sokaklar gayet temiz ancak Yunanistan genelinde yaşanan ekonomik krizin etkileri fazlasıyla belli oluyor. Bir çok dükkan boş veya kapalı. Bunun dışında gitmeden önce şehir hakkında okuduğum yazıların ne kadar doğru olduğunu gördüm. Şehir de ingilizce bilmeyen pek insan yok. Şehir içi ulaşım çok basit ve anlaşılır. Herkes size son derece de kibar ve yardımsever yaklaşıyor.

Önce şehir merkezine gittik, çok güzel bir meydanları var. Biraz yemek yedik ve sokak sokak dolaşmaya başladık. Afrika kıtasının güzel insanlarından orada da var ( olmaları ilginçmiş gibi oldu ), bizlerin turist halinden "where are you from?" sorusuna cevap veren içimizden bazı saftirikler sebebi ile çok ilginç bir yaklaşıma maruz kaldı içimizdeki en genç arkadaşımız "this is gift for you" diyerekten çocuğun bileğine bileklik takmaya çalıştı. Ardından "5 euro" !!!  ( sanırım 5 euro idi ). Tabi hemen geri iade edildi :)
Aynı satıcının başka bir afrika kökenlisi bu seferde aynı caddenden inerken gene bizim gençi yakaladı. Çocuk mıknatıs gibi çekip duruyor adamları.

Ne yalan söyliyim, buradan giderken kafamda çok farklı fikirler vardı. Tarihimiz boyunca çeşitli sürtüşmelere maruz kaldığımız için olsa gerek veya ilginç haberler duyduğumuzdan sanırım. Oraya gittiğimiz de bizeim türk olduğumuzu öğrendikleri zaman ortamın gerilebilecğini veya 1-2 tatsız şey yapayabileceğimize çok inanmıştım.

Ancak ne zaman ki yola çıkıp eve dönmeye başladık, bu düşüncelerimden ötürü çok utandım. Önyargılı bir şekilde gitmiş olmak ve sürekli diken üstündeymişcesine bir şeyler beklemekten ötürü üzüldüm.

Aksi gibi, ne zaman bir cafe'ye, mağazaya, markete veya restorana girsek ve "nerelisiniz?" diye sorduklarında "türküz" dediğimizde bize gösterilen hürmet ve saygıyı tarif edemem. Son derece güler yüzlü karşıladılar.


Arkeoloji Müzesi 

Arkadaşlar, inanın bana kesinlikle görülmesi gereken müzelerden biri olarak düşünüyorum. Bizans Müzesini de gezebilmeyi çok isterdim ancak oraya gezmeye vaktimiz yoktu. Neyse ki, orayı gezebilmek için seneye tekrar bu etkinliğe gitmem gerekecek  :)


Mustafa Kemal Atatürk'ün Doğduğu Ev 

Bu etkinlik içerisinde beni en çok heyecanlandıran konulardan biri de Ulu Önder Atatürk'ümüzün doğdu evi görebilme şansımın olmasıydı.

Ev , Türk konsolosluğu ile yanyana ve anladığım kadarıyla de son derece populer bir yer. İlk başta ev ve evin çevresi kimbilir nasıldır ? diye düşünüp korkmuştum, ancak ev ve bulunduğu sokak son derece güzel muhafa edilmiş. Sokakta türkçe afiş asmış market filan bile var.

Giriş kapısında bizleri son derece kibar bir şekilde konsolosluk görevlileri karşıladı. Ya Türk vatandaşlarına ücretsiz yada herkese ücretsiz bir şekilde gezilebiliniyor. Yapmanız gereken tek şey kapıdaki deftere adınızı yazmanız. Ardından size telsizi andıran bir cihaz veriyorlar, girdiğiniz odanın konusuna ilişkin olaraktan bilgiler veriyor. Evi dolaşırken bi eliniz kulağınızda geziyorsunuz.



Ancak üzücü olan şey, ev "modern müzecilik" anlayışı ile tekrardan şekillendirilmiş. Yani evin içinde hiç eşya yok. Odaları çeşitli resimler ve büyük yazı panoları ile sislemeye çalışmışlar. Her odanın duvarında sürekli kendini tekrarlayan bir görüntü mevcut.


Ama en can alıcı an kesinlikle Ulu Önder Atatrük'ün balmumundan heykelinin önünde durmak oluyor sanıyorum. Ciddi anlamda duygusal bir an yaşıyorsunuz.

Bir gün fırsatınız olurda yolunuz Selanik'e düşerse, mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.


Ev ziyaretinden sonra ufaktan dojoya dönelim dedik, neredeyse tüm gün dolaşmış ve öncesinde de yoldan geldiğimiz için bir hayli yorgunduk Dojoya vardığımızda, ufaktan acıktığımızı fark ettik, çalışma öncesinde bir hayli vaktimiz vardı. Vakitli bir şekilde yemek yersek çalışmada sorun yaşamayız diyerekten, dojodaki bayan görevli arkadaşımızdan bize önerebileceği bir yer olup olmadığını sorduk.

Bize gayet güzel bir mekan önerdi. Hemde dojoya çok yakın mesafedeydi.

Mekan hem yemek yeri, hem cafe hem de pastane bölümlerinden oluşmakta. herbir bölüm aynı mekanın bir duvarı önünde yer kaplamakta ve ortaya doğru yayıldıkca , diğer bölümlerle kaynaşmakta.

Yemekler gayet ucuz ve kesinlikle doyucu bir mikarın üzerinde porsiyonlar şeklinde geliyor. Açıkcası hemen hemen heryerde yemekler gerçekten de büyük porsiyonlarda servis ediliyor. Bizimle ilgilenen garson bey, çok başarılı bir şekilde bizlerle ilgilendi.

Benim gibi her haltı yemeyen biri ile bile bıkmadan usanmadan ilgilenip çözümler bulmaya çalıştı. Özellikle Türk olduğumuzu öğrenince ilgisi daha da katlandı. Hatta yemeğimizin sonlarına doğru bize ufak bir tepsi ebatında bir tabakta hayatımda yediğim en lezzetli 2. irmik helvasını ikram etti. (1.si için daha önceki yazılarıma bakmanız gerekecek , kusura bakmayın )


28 Kasım, Perşembe  - Selanik

Ve nihayet biraz kendo'dan bahsedebileceğimiz bir noktaya geldik.

İlk çalışamamızın mekanı halen kime ait bilemediğimden bir şey yazamayacağım. Ancak Yudakon Dojo'da çalışmadık. Buraya yaklaşık 300-400 mt. mesafede başka bir dojoda çalıştık.

Biz gittiğimizde dojoda küçük çocukların turnuvası yapılmaktaydı. Gerçekten süperlerdi. Umarım bir gün bizde Türkiye'de bu gibi organizasyonlar düzenleyebiliriz. O kadar sevimlilerdi ki görmenizi isterdim. Ardından çok hızlı bir şekilde giyinip turnuva sonunda salona girdik. Çok büyük değildi salon, ancak o an oradaki yaklaşık 20 kişinin işini gördü.

İlk çalışmada tüm hocalarımız orada değildi, sadece bir kaç gün öncesinden gelen Sayın Mourtarde Silvian 7.Dan Renshi ve eşi Sayın Nagano Kayoko 5.Dan'dı. Gayet güzel birer çalışma yaptırdılar. Bol kirikashi çalıştık, bol kihon çalıştık. çalışmanın sonlarına doğru da ji-keiko ile dersi bitirdik.

Çalışmadan sonra o kadar yorgunduk ki, Yudakan Dojo'ya dönünce yapabildiğimiz tek şey sıcak bir duş almak ve kendi adıma uyumak oldu. Bazı arkadaşlarımız yarım saat yada bir saat kadar daha alt katta kata çalışabildi. Bu arada önceki cümlelerimden de anlayacağınız üzere biz dojo da yattık :)

Gayet eğlenceli olur güler ve eğleniriz demiştik ama kısa bir kaç gülümsemeden başka bir şeye halimiz kalmamıştı. Birileri oda da gaz çıkardıysa bile ben duymadım.Duysam da sanırım bir şey yapabileceğimi sanmıyorum.


29 Kasım, Cuma - Selanik

 LAAANNN.... !!! Sabahın körüne Asakeiko konur mu ? ( çok saçma oldu bu cümle de )

Bir "AKIN KLASİĞİ" yaşayıp gene Asakeiko'ya gitmedim. Yaya yaya yattım, sonra dojoda olan eşyalarıımı alma ümidi ile diğer dojoya yola çıkayım dedim. Ama önce bir kaç kahvaltılık bir şeyler almak için ana caddeye çıktım. Ancak sonrasından sokaklara ne yaptılarsa yada dojoyu nereye taşıdılarsa bulamadım. Biraz mücadele ettim dojoyu bulmak için , çok sağlam saklanmıştı. Bende paşa paşa kaldığımız dojoya geri dönüp kahvaltı ettim.

Yudokan Dojosu öğrencileri ile bizim ekip dojoya dönünce önümüzde yaklaşık 3 saatlik bir dinlenme süresi vardı. Bu süreyi hepimiz çok yapıcı bir şekilde kullanmaya karar verdik ve .... gene uyuduk lan !

Saat 15:00 olduğunda beklediğimiz işaret gelmişti. Çok uzaklardan ama cidden çok uzaklardan , sanırım havaalanından Sayın Konstantinos , dojodaki arkadalardan birini arayarak ana caddeye çıkmamızı söyledi. Bizde tüm eşyalarımızı toparlayıp dediği gibi ana caddeye çıktık.

Yaklaşık 10 dakika sonra havaanalından diğer hocaları da almış olaraktan büyük bir otobüs ile bizleri de alıp, Seminer ve Turnuva ve Dan Sınavı'nın yapılacağı yer olan KOLİNDROS'a yola çıktık.



29 Kasım, Cuma - Kolindros

Türkiye'de bir noktadan başka bir noktaya gitmenin ne kadar zahmetli ve uzun sürdüğünü düşününce bu yolculuk beklentimizin hayli altında bir sürede gerçekleşti.

Çok güzel ve harika manzaralar içerisinden geçerek, sevimli bir köy mü desem, kasaba mı desem bilemediğim bir noktaya tırmandık. Hocalarımızın kalacağı otele otobüsümüz yanaşınca herkes ile birlikte bizde indik. Tertemiz dağ havası, muhteşem bir manzara. Tam karşımızda ertesi gün adının "Olimpos Dağı" olduğunu öğrendiğimiz Antik Tanrıların evi dağ yükseliyordu.

Otel de yenilen hızlı bir akşamüstü yemeğinden hemen sonra Tüm etkinlik boyunca bize özel olarak ayrı bir muamele gösteren Sayın Konstantinos arabası ile Türk grubunun ve Bir kaç Atina'lı dostumuz için ayrıca ayarlanmış olan otele götürdü.

Akşam çalışmasına gittiğimizde artık tüm hocalar orada ve neredeyse tüm katılımcılarda gelmiş durumdaydılar.

Ortam gerçekten de uzun zamandır görmediğim bir çoşku ile doluydu. Salonun her noktasında ayrı bir hareket ayrı bir heyecan vardı. Etkinliğin hocası olan Budden Sensei'n talimatı ile önce ikişerli olduk. Bu aşamada beni çok şaşırtan ve de sevindiren bir an yaşadığımı söylemek istiyorum.

Ronin Kendo Kulübü'nün hocası olan Sayın Elias Papachristos benimle çalışmak için diğer arkadaşlara kibarca yol gösterdi  :)  Gerçekten de çok keyif alarak çalıştığım bir dersti. Ardından 6 kişilik ve sonrasında da 4 kişilik gruplar halinde çalıştık. En son elbetteki hocalarla çalışma fırsatını yakaladık.


Çok güzel bir çalışmanın ardından, akşam yemeği için otellerimize geri döndük. Güzel, sıcak bir duşun ardından akşam yemeği için hazırlandı herkes.

Masa düzeni biraz garip geldi bana aslında.Çünkü neredeyse her kulüp için ayrı bir masa düzeni oluşturulmuştu. Gerçi en güzel masa bence bizimkisiydi. Tam salonun merkezinde her masa ile bitişik olma özelliği taşıyordu.Ancak kişisel fikrim karma bir şekilde oturup , diğer insanlarla kaynaşabilmek olurdu.


30 Kasım, Cumartesi - Kolindros

Geldik en önemli günlerden birine.

Bugün öğleden sonra Dan Sınavı ve hemen ardından da resmi açılış ile birlikte turnuvalar başlayacak !

Ama hemen öncesinde sabah çalışmasına bi kısaca ( :P ) bakalım.
Sabah 09:00 gibi çalışma için salonda hazır vaziyette bekliyorduk. Budden Sensei, bizleri toplayarak çalışmanın ne şekilde yapılacağını anlattı. Daha önceden görmediğim bir metot uyguladılar bu sefer :(


Tüm bayanları ayırdılar ve başlarına Sayın Matsuda Kazuyo ve Sayın Nagano Kayoko Senseileri koydular.

Ardından tüm "Kyu" seviyesindekileri ayırıp başlarına Sayın Tibor Barany ve Sayın Ferenc Kovacs Senseileri koydular.

Sonrasında "1. ve 2.Dan" kendocuları ayırıp onlara da Sayın Hendricks Serge ve Sayın Kurogi Yoshinobu Senseileri koydular.

En son olarak da "3. ve 4.Dan" kendocuların başına ise Sayın Michel Guentleur ve Sayın Mourtarde Silvian Senseiler de bizlerle ilgilendi.

Neticede 4 farklı gruplarda farklı hocalar gözetiminde sabah çalışmasına başladık. Tam olarak ne kadar süre çalıştığımızı inanın bilmiyorum. Ama bana kalırsa 10 saat çalışmışız gibi  yorulmuştum.Çalışmada en çok Lancini Sensei'nin "Kendo Camp" için geldiğinde bana hediye ettiği ve sınavda kullanmayı hayal ettiğim shinai'nin kırılmasına üzüldüm.  :(

Ardından çok kısa bir süre kata çalışmasına ayrıldı. Bizler yanlızca son 3 katayı çalıştık. Bir kaç açıdan öğrendiklerimden farklı şekillerde kata çalıştık. Netice bu çalışmada kazasız belasız bitti diyebiliriz.

Yaklaşık olarak 45 dakikalık bir boşluğumuz vardı. Ardından Dan Sınavına başlanacak. Benim kendi sınavım dışında bugün apayrı bir heyecan daha yaşamaktaydım. Kendi öğrencilerim ilk defa bir Dan Sınavına gireceklerdi. Değişik bir his. Farklı bir çoşku yaşıyorsunuz.

Neticede , Türkiye'den giden bu 9 kişilik kafileden ben hariç ( ki çok özür dilerim sizlerden ) herkes son derece başarılı bir şekilde sınavlarını geçmeyi başardı. Sınavlarının neticesinde eve dönerken artık aşağıdaki gibi bir liste ile döndüler

Ben ve Gurur Kaynaklarım  :)

4.Dan Ali Barış Öztürk  - AKİ
2.Dan Merve Giray  - Boğaziçi Kendo
1.Dan Ezgi Şan  - SoShinKai Dojo
1.Dan Deniz Yenidoğan  - İ.T.Ü Kendo
1.Dan Sercan Çıkıntoğlu  - İ.T.Ü Kendo
1.Dan Asrın Sustam  - Boğaziçi Kendo
1.Dan Oğuz Yücel  - İstanbul Kendo
1.Dan Hande Öztürk  - AKİ

Herkesi buradan bir kez daha tebrik ederim.  :D

Dan Sınavının hemen arkadasından bir süre yemek ve dinlenme arası verildi. Ardından açılış seremonisi ve Kyu erkekler bireysel ve Dan erkekler bireysel karşılaşmaları yapıldı.

Akşam yemeği gerçekten keyifli geçti. Her masada ayrı bir heyecan ve mutluluk görünüyordu. Son derece neşeli geçen akşam yemeğinden bizim için normal bir saatte, hocalar için erken bir saatte ayrılıp , ertesi günkü turnuva için dinlenmeye karar verdik.


1 Aralık, Pazar - Kolindros

Bugün etkinliğin son günü !

Takımlar turnuvası etkinliğin son günündeydi  ama öncesinde bir önceki gün yapılamamış olan bayanlar bireysel karşılaşmaları yapılacak. Türk kafiesi bugün 7 kişi kaldı. 2 tane genç bayan arkadaşımız bu karşışamalarda gruplarında maçlar yapacaklar.

Gerçekten de bayanlar turnuvası beklenenden daha fazla ilgi gördü ve maçlar cidden süper geçti.
Merve Giray arkadaşımız yarıfinale kadar çıkarak çok güzel maçlar çıkardı. Açıkcası yarıfinal maçını izlediğimde finale çıkabileceğine çok inandım. Ancak tecrübeli rakibinin başarılı taktiği karşısında turnuvadan bir maç eksik ayrılmak zorunda kaldı.

Ama turnuvayı 3. olarak tamamladı. Bence süper bir başarı elde etti. Kendisini bu başarısından ötürü tebrik ederim.

Takımlar turnuvasına maalesef 1 türk takımı olarak katılabildik. Aslında Türkiye'den yola çıkarken planımızda 2 takım vardı ancak, gelişen olaylar sonucunda hem eksik geldik Selanik'e, hemde erken ayrılan arkadaşlarımız sebebiyle 2. takımız biraz karma bir takım olmak zorunda kaldı.

Geçen yılın aralık ayında kurulan İ.T.Ü Kendo ve Iaido Kulübü, ilk defa resmi bir turnavada takım olarak yer aldı. Tamam tamammmm... belki gruptan çıkamadık ama ilk tecrübemizi gayet güzel bir şekilde gerçekleştirdik.



İ.T.Ü Kendo Team : Ezgi Şan, Sercan Çıkıntoğlu, Deniz Yenidoğan, Merve Giray ve Akın Aşnaz.

Bu takımla birlikte olmaktan büyük gurur duydum. Sizlerle gurur duyuyorum  :)

Neticede tüm turnavalar bitince günün sonu itibari ile kapanış seremaonisi ve ödül törenine sıra geldi.

Açıkcası ödül töreni bizim açımızdan gayet güzel ve süprizlerle dolu geçti diyebiliriz. Neden mi ????


Bayanlar Bireysel 3.sü  : Merve Giray  ( Boğaziçi Kendo Kulübü )
Bayanlar Bireysel Fighting Sipirit  : Ezgi Şan  ( SoShinKa Dojo )
Kyu Erkekler Bireysel Fighting Sipirit  : Asrın Sustam  ( Boğaziçi Kendo Kulübü )

Hepinizi Tebrik Ederim.

Kapanış seramonisi yapılırken Yunanistan Kendo Federasyonu Başkanı konuşmasında Turnuvaya renk ve heyecan katan Türk kızları için özellikle tebrik etti. Bu tebriği tüm hocalar aynı hepsi aynı anda başları ile onaylarak başkana destek verdiler. Bence bunu görmek gerçekten de mutluluk vericiydi.

Veeee... tüm bu koşuşturmacanın sonunda otel odamıza geri döndük, eşyalarıımzı hazırladık. Servis aracı otelimizin önüne geldi ve memlekete dönüş yolculuğumuz böylelikle başladı.

Servis bizi Merkez Tren İstasyonuna bıraktı. Bir kaç kişi hediyelik eşya almak adına şehir merkezine gitti. Biz de istasyonda oturup sohbet edip abur cubur yedik. Ardından Dönüş için Metro Turizm'in ofisine gittik. Ancak bu sefer otobüsümüz, geldiğimiz kadar boş değildi. Hatta hiç boşluk bile yoktu diyebilirim.

Ancak asıl sıkıntı yola çıkınca kendini gösterdi. Yunanistan Başkonsolosluğu içimizden 2 kişiye tamı tamına etkinliğin süresi kadar vize vermişlerdi.Yani 1 Aralık gece yarısı bu arkadaşlarımızın vizeleri dolacak. Şansımıza otobüsün muavini arkadaş da tam istediğimiz şekilde bir cümle kurarak "Eğer sınır kapısında bu arkadaşların vize sorununu fark ederlerse 600 euro ceza ödemek zorunda kalırlar" diyince. Yol boyunca yeni bir eğlencemiz daha oldu.  :D

Neyse ki, ne yolda ne de sınırda her hangi bir sorun ile karşılaşmadan geçtik.

Ama sinir bozucu olan şey, ne zaman ki "İstanbul İl Sınırı" tabelasını gördük , aşağı ykarı 50 mt. öteden trafik ,... hayır hayır, saçma sapan yoğun bir trafik bizi karşıladı. O zaman anladık ki " Evet İstanbul'a gelmişiz" !!!


Tüm bu seyehatımız boyunca çok güzel vakit geçirdik. Çok güzel arkadaşlıklar kurduk. Daha öncesinde tanıştığımız arkadaşlarla dostluğumuzu biraz daha arttırdık.

Dönüş yolunda biliyorduk ki, önümüzdeki sene ben ve öğrencilerim ve bize katılmak isteyen herkes gene bu etkinliğe gideceğiz.

Bu etkinliğe benimle birlikte gelen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunarım.




Video ;
Etkinliğin 5 dakikalık kısa videosunu izlemek isteyenler aşağıdaki linkten bakabilirler ;
https://www.facebook.com/photo.php?v=706795415997426




Saygılarımla



Angela Papaccio

Merhaba Arkadaşlar,

Geçtiğimiz hafta İtalya'dan tam tamına 3 adet bayan Kendocuyu İstanbul'da izleme, çalışma veya tanıma şansı yakaladık.


Peki kimler geldi? 


Angela Papaccio (6.Dan Kendo)

Federica Trasmondi (5.Dan Kendo),
Laura Imperiale (4.Dan Kendo).

Yolları nasıl İstanbul'a düştü ?


Son 3 yılı göz önüne aldığımızda, "Kendo Camp" ile birlikte ülkemizde pek çok güzel etkinliklerde kendini göstermeye başladı. Yanlış anlaşılmasın sakın, yukarıdaki cümleyi okuyunca sanki daha önce kimse ülkemizi ziyaret etmiyormuş gibi bir izlenim doğmuş olabilir.


Ancak İstanbul adına konuşmak gerekirse, Daha 6 yıl öncesine kadar tek bir kulüp (İstanbul Kendo Kulübü) önderliğinde benzeri yüksek seviyeli hocaları görebilme ve tanışabilme şansımız olabiliyordu. Sayın İmre Sipahi Hocamızın kişisel çabaları ile geçmiş yıllarda EKF başkanımız Sayın Alain Ducarme (7.Dan- Belçika), Jean-Pierre Raick (7.Dan-Fransa), Markus Frey (7.Dan-Finlandiya), Emilio Gomez (7.Dan - İspanya), Jean-Paul Carpentier (7.Dan - Fransa), Donatella Castelli (6.Dan - İtalya)  ... gibi üst düzey bir çok Kendocu ile çalışabilme ve tanışabilme şansı yakalayabildik.


Zamanla İstanbul'daki dojo sayısı artmaya ve yurtdışındaki farklı farklı hocalarla iletişime geçilmeye başlandı. Mesela bunlardan bir diğeri Sayın Livio Lancini (7.Dan - İtalya)'dir.Kendisi ve öğrencileri son 2 yıldır "Kendo Camp" organizasyonumuzun hocası olarak deneyimlerini bizlerle paylaşmaktadır.


Gelelim geçen haftaya, dojo sayılarının artması ile birlikte gelişen ve büyüyen Türk Kendosu ve sevenleri beraberinde kendi ihtiyaçlarını da beraberinde getirdi. Örneğin bu son örnekte olduğu gibi Türkiye'deki bayan kendocu arkadaşlarımızın kendilerine bir rol model veya bir lider veya güzel bir örnek arayışı gibi.


Haliyle geçen hafta ilk defa düzenlenen "Istanbul Ladies Seminar with Angela PAPACCIO" hayatımıza girmiş oldu.


Sayın Papaccio Sensei bu seminer için 2 güzel örnek arkadaşını da beraberinde getirdi. Kendi adıma özellikle çalışmak ve tanışmak istediğim İtalya Milli Takım Kaptanlığı görevini de üstlenen Laura Imperiale (4.Dan Kendo) ile çalışmak büyük bir keyif oldu. 


İstanbul'daki çalışmalarından yalnızca bir tanesine katılma şansım oldu. Ancak, dinamik ve teknik yapısı ile kendisini hayran bıraktığını söyleyebilirim. Son derece neşeli ve güler yüzü ile tüm ortamda hoş bir hava oluşmasına sebep oluyor. Uğraş dur işte   :)



Akın Aşnaz & Angela Papaccio

Dilerim yakın bir zamanda gene çalışabilirim.



Saygılarımla


2024 Edinburgh Kendo Seminar - Sakın Kaçırmayın !!!

Merhaba Arkadaşlar, Bilen veya araştıran arkadaşlarımızın severek takip ettiği çok keyifli bir kaç blog'tan biri olan '' Kenshi ...